Ahlen, 05.08.2009
Lakaplarıyla Gelmiş-Geçmişlerimiz
Fakir mi fakir, olsa da çocukları,
Sanki kimsesiz,
Bir kadın ve kocası.
Komşumuz Ümmü Hala ile Tombul kara memed.
Hiç daha görmedim,
Şakasız bir gününü,
Kendi dolgun, Fadimana Hala sanki hiç yememiş,
Gözü kör olası yoksulluk,
Yoktu başka bir şeyi,
Şakası yeterdi,
Komşumuz Koca Abdinin.
Bekçisiydi sanki o kuyunun,
Takılırdı mutlak,
Her su çekmeye gelenin,
İri yapılı Amad Ali’nin Kazım.
Kadı kalktı oturdu kaymakam,
Kalabalıktı hanesi,
Mandal memed ile Kamilesi.
Yetti de arttı,
Amad Ali’nin hanesi.
Çok yakın akrabaydılar,
Sırt sırta duvar duvara,
Hep oynardık geceleri,
Severdik takılmayı,
Ak don ak göynek,
Küfürleriyle Kör Nazif.
Çoluk çocuk yok,
Arzu ile kamber,
Mümkün değil ki duymayasın,
Ağıl komumuz Gök Halil.
Uzundu, usturupluydu,
Hep sakin ve sessiz,
Vermesin Allah kimseye,
Kimsesizliği, yalnızlığı,
Yoktu, çok yoksuldu,
İçemezdi üçüncü sigarasından, başkasını,
Üzülürüm hala,
Bu ilgisizlik Durmuş Ali Amcama.
Ali, Mehmet, Asse,
Her daim kapının önünde ana Azime,
Mülayım, sessiz Çopur Şükrü abdestte,
Yüz üç yaşını yaşadı,
Neler görmedi ki asırlık Azime.
Hemen üstte komşu Cücü İbrahim,
Anıldı hep Cüceler olarak,
Ne kadar övünse ana Manı,
O İstiklal Madalyası ile.
Çok oldu gideli köyden,
Karacalar diye bilirdik hep,
Komşu Topal Dudu Hala,
Gözümün önündedir hayali,
Unutulur mu hiç Nebi Dayı,
Çok oldu,uzun yıllardır aramızda değil,
Cıvıl cıvıldı Şefkala,
O misafirperliği ve komşuluğuyla.
Pek konuşmazdı Mucuk Bekir,
Küskündü sanki dünyaya,
Yeterdi Dursun Hala,
İki kişilik konuşmaya.
Tek berberimiz Kara Osmandı,
Alırdın bütün haberleri ondan,
Görmedim pek ben konuştuğunu,
Babası Bekçi İbrahim ve İminana.
Tombul mu tombul,
Güleç yüzüyle hep,
„Gel seni bir öpeyim yeğen „
Derdi Kambur Mustafa, hanımı Hürü Hala.
Kara Halil’di babası, sülalenin başı,
Elinde bastonu,
Bakardı pek ters ters,
Eksik olmazdı mantarı,
Yaşamış Balkan Savaşlarını.
Oğlu Kambur Mustafa,
Ahmet ve Abdurrahman,
Yerleşmiş sülale,
Camiönünden Yakaya kadar.
Uzun Osman Uzun Osman,
Mezarlıktı bir yanı,
Kısa konuşuşurdu uzun olmasına karşın.
Bekarlıkla geçti,
Bizim enişte Kerem Ahmet,
Komşuydu Gök Şaban Dayımla,
Bilemezdim, çocuktum,
Bilmem nasıl anlaşırlardı
Yeterdi şakası dayım Gök Şaban’ın
Hep bir arada Musalar,
Anaları Fadimana,
Sırayla Bekçi Hüseyin, Sarı Mustafa,
Hasan, Nuriye ve Yusuf,
Pek güzel okurdu türküyü,
Okuyunca sarı Mustafa ve Yusuf Dayı,
Hep görürdüm Gulam Yolunda.
Hadimi Dayı, Göde Zeynep,
Elinde kirman hep emek,
Gülleriydi yol ayırdımının,
Yukarı giden mahalle yollarının.
Elif Hala, Mucuk Neşet,
Sakin mi sakin,Mucuk Neşet
İki gün anlatsa bitmez,
O yorulmaz sen dinlersin
Bir aradaydı hep İdiris Giller,
Çökerdi arasıra bir bağlık,
Büyükleriydi Topal Abitter ama,
Konuşan Alirza Dayıydı.
Köşe taşı Fadimana Hala.
Memedali Dayı, (Mehmet Ali)
Gülüydü mahallenin,
Uzak oturmazdı Kelyusuf, Fatma Hala,
Yakınında Gurruklar,
Mustafa, Mahmut ve Mehmet,
Kelyusuf en büyükleriydi,
Karakurt ona keza,sakin ve mülayim,
Hanımı Mösün,
Yaman avcıydı Dayı Durmuş,
Hanımı Dursun.
Kör derler hocalık yapar,
Herkesi bilir kardeşi,
Konuşur sadece iyilikten.
Sadettindi oğlu,ana Ayşa,
Derken geldik Değirmenbaşına,
Memiş Hüseyin ile Umar Dayı,
Eşi Eşe,
Arada kaldı Koca Vahdi ile Mucuk Umar,
Hemen altında Yusuf ile Naciye,
Gariban mı gariban,
Geldi sıra Dumlulara,
Gara memedti büyüğümüz,
Heybetli mi heybetli,
Sinirinden bağ ortağı Berendilinin,
Kafasında ezilmiş bir kalbur üzüm.
Hacı Veli Hacı Mehmet,
Komşuları Iskahasanların Mustafa,
Biri mülayim, biri bastonsuz gezmez,
Bitişiğinde Avganlar.
Galender Sübbü Emmimin hiç sesi çıkmaz,
Fadime Abam susmaz,
Duymaz kulağı galender Sağır Kemalin.
Hayriller Hayriller,
Yıldırımdır soyadları,
İşçiman mı işçiman,
Gardaştır Hacı Menduh ile Hacı Naci.
Doluydu bir zamanlar okulun altı,
Yazlık gibi bir ev ve bahçesi ile,
Gariban mı şimdi gariban,
Kalmadı kimse artık Çungurlardan.
Fazlı Dayim ile Cevat,
Cevatın babası Mustafa
Komşudur onlara,
Hem Hamşır Halil, hem de Motorcular,
Emektar Motorcu Ahmet,
Bilmedik yoktur koca Ereğli’de,
Tamircisinden halcisine kadar.
Okkalıydı Saramedin Memed ile Mustafa,
Dursun ile Manı Hala,
Tatahmet ile Pofili,oğlu Mustafa,
Arkalarında Tat Abitter ile Çolak Safiye,
Az çektirmediler dili yok abama,
Arkada emektar Niyazi,
Kalmadı kimseleri,
Ferdane hala bir taneydi,
Kambur Hasan Emmim bir başka,
Gazi Ramazan Çavuş Kore’den,
Hep abdest alırdı Mavuş Ibrahim,
Oğulları Veli, Ali ve Abdurrahman,
Yokuşun başında, köyün çıkışında
Ereğli’li sayılırdı Ali Emmi.
Alettin, Memedimin ve Celalettin,
Üç kardeştirler ayrıdır Celalettin Emmimin yeri,
Geçti koca bir ömrü, hem çalışmak,
Kahrolası yokluk,
Olursa bir mücadele bu kadar olur,
Ondan başkası kalırdı altında.
Unutulmaz Kör Ali Emmi,
Hemen Alt Akarın altında,
Kara Adem komşusu, hanımı Düriye Hala,
Denince Camiönü :
Akla gelir Kara Adem,
Bir yanda Sadıklar,
Rahime Nine anaları,
Osman ile Fahrettin,
Bacıları Meryem ile kaynanam Hatice,
Çiçeği burnunda ölümü bir bilmece,
Yüreklerdedir acısı, unutulmaz endamıyla.
Hacı Ahmet ile Ahmet enişte,
Arada kaldı İsmail Özavcı,
Bilmem daha kimler vardı,
Varsa bilen,
Söylesin yazayım hemen.
Mustafa Dumlu
Not: Koyu siyahla yazılı isimler, yaşamadıkları için böyle yazdım.