Ahlen, 28 Mart 2018
Yetmişli Yılların Yiğitler Köyünde Odalarda Sohbet ve Çay Sefası
……………………….
Sefa diyorum, gerçekten bir sefa idi…..Televizyon bir iki tane vardı köyde
…………………………….
Nereden nereye
Tekniği geliştiren insanoglu kendisi ardından yetişemiyor. Ne yıllarmış ne yıllarmış. Doğa ve doğallığı doya doya yaşamışım, yaşamışız.
Açlık içinde tokluğu
Fakirlik içinde yaşamışız
Ve gözümüz hep tok olduğu içindir ki tok yaşamışız………………..
…………………………
Yetmişli yılların Türkiyesi
Ve
Altı yıl gönlümü verdiğim Yiğitlerin çıktığı SORSAVUŞ KÖYÜ…..
……………………
Beş öğretmen, üç sınıf
Sabahçı ve öğleden sonra olmak üzere gönül aşkı ve bağı ile severek çalıştığım ilkokulum,çok sevdiğim kara önlüklü beyaz yakalı öğrencilerim, beyaz kurdelalı kızlarımız…………
…………………………..
Köyün ileri gelenleri, Osmanlı analar ama insaniyet adına gayet mazlum insanlar……….ben on dokuz Şinasi Öğretmen on sekiz yaşında ve yaşımızın üzerinde omuzumuzda büyük bir sorumluluk bilinci olmaya çalışan gencecik ideal öğretmenler………..
………………………………
Her mevsimi güzel olan köyde GARİP ALİ…..
Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılğı, yanısıra culuklar,
Yoncacılık en gelişmiş haliyle doğal olan her türlü beslenme……….tarifi mümkün değil, zira ben de köylüyüm ve köyümde de hayvancılıkta ön saflardaydık ama Yiğitlerde yediğim yoğurdu ve peyniri, hele de hep rahmetle andığım ANAZlNlN yoğurdunu günümüzde para ile bulamazsın, keza yarması ve meşhur bulgur pilavi misali…………………
……………………………
Gençtim dinçtim, köy yeri diye kaçamak yapıp köyüm GAYBİYE kaçıp gitmedim, gereğinden fazla ve de aldığım maaşı düşünmeden çalıştım diyebilirim, nitekim aradan kırkbir sene geçmesine rağmen ahdim olan köye olan ziyaretimi yaptım Allaha binlerce şükür. Sanki hiç köyden gitmemiş gibi kendimi hissettim. Kucaklanarak kabul olundum köyde,menmuniyetimi anlatamam……
………………………………….
Ne kadar anlatsam ve yazsam ifadesi zor, yaşamak gerek. İilk yılımı çok zorluklarla yaşadım,tarifi mümkün değil, ama gerek köylü olmam ve gerek öğretmen olarak yetiştirildiğim İVRİZ İLKÖĞRETMEN OKULUNDA benzeri yaşam koşulları beni ilk yılımın zor günlerine hazırlamış. Doğaldı benim için.
………………………..
Köylülüğün verdiği alışkanlıkla ikinci yılımdan itibaren çabucak kaynaştım köyde, haşır-neşir oldum, bağda-dağda ve tarlada herkesle bir oldum.Rahmetle andığım köy muhtarı İZZET (CENK) AĞAM ve ailesi ile iyi anlaştım, hep yardımcı oldu. Allah gani gani rahmet eylesin, toprağı bol olsun. Eğitime son derece önem verirdi, Sayesinde Dünya ve olimpiyat şampiyonu rahmetli NASUH AKAR ile tanışma ve sohbetine nail oldum.Çok sohbetimiz oldu, hep merakla sordum, anlatırdı. Üstelik memleketim olan Konya-Ereğli Sümerbanta altı yıl güreşci olarak calışmış.
………………………………..
Köyde belli başlı üç oda vardı, her akşam çay içmeye, sohbet etmeye giderdik Şinasi öğretmenle. On sekiz-on dokuz yaşında be ve Şinasi sevilerek kabul edilirdik. Saygı duyardık o Osmanlı adabı büyüklerimize……………..
………………………….
Bilmem o büyükler bizden ne öğrendi ama ben çok şey öğrendiğimi kesinlikle söyleyebirim.
Selam ve saygılarım tüm Yiğitler Köyüne
……………….
Mustafa Dumlu