Ahlen,03.03.2009
Yozgat-Boğazlıyan-Yeni Fakılı-Yiğitler Köyü (Sorsavuş)
İkinci köyüm de diyebilirim her ne kadar köyden ayrıdıktan sonra bir ziyaret edemediysem de.
1969-70 öğretim yılı bitti ve okul müdürümüz tayinini istediğimiz üç vilayet ismini yazmamızı istedi.On sekiz yaşıma kadar daha Konya İli sınırı dışına çıkamadığım için Akdeniz-Karadeniz ve Ege Bölgesinden üç vilayet ismi yazdım,ama direk mecburi hizmet nedeniyle tayinim Yiğitler Köyü’ne çıktı.Önce pek sevinmemiştim ama sonra da ayrılamadım.
Yiğitler Köyü,önceki adı SORSAVUŞ Yozgat’a en uzak olan köylerinden birisidir.İlçe,Boğazlıyan ,adı ilk anda biraz garip geldi,nahiyesi Yeni Fakılı.Köy ilçeye otuz kilometre,nahiyeye on kilometre uzaklıktadır.Boğazlıyan’a mecbur olmadıkça gitmezdim.
Köy,Nasuh Akar gibi dünya olimpiyat şampiyonu çıkardıktan sonra adı Yiğitler Köyü olarak değiştiriliyor,köyü güreşçiler köyü olarak da anımsarım,zira köyden daha başka güreşçiler de çıkmıştır.
Kesin bilmemekle beraber köyün nüfusu beş yüz-altı yüz civarında olduğunu tahmin ediyorum.Gayet mutaasup ve dürüst insanları olan tipik bir anadolu köyüdür.Okulu beş öğretmenli,üç sınıflı,sabah ve öğleden sonra ders yapmak zorunda olan,müdürü aynı köyden olan bir köy.1970 ağustos ayında göreve idealist bir öğretmen olarak başladım,gayet tembel olan adaşım müdür bana birinci sınıfı verdi kırkbir öğrenci vardı sınıfta.Aslında stajyer öğretmenlere o günün yönetmeliğine göre birinci sınıf verilmezdi.
Başarılı bir öğretmen olarak aynı sınıfı beşinci sınıfa kadar okuttum,her ne kadar tembel müdür ikinci sınıfı benden almak istediyse de.Dört yıl boyunca beraber çalıştık,sonunda kendi köylülerinin zoruyla köyü terk etmek zorunda kaldı,iki yıl da müdür olarak ben devam ettim,toplam altı yıl severek çalıştım.
Köy yolu,yılan gibi kıvrılarak,inişli - yokuşlardan ve köye en yakın en zorlu yokuşu da tırmandıktan sonra biraz uzaktan köyün ilkokul binası,sağında fakir bir kadının evi ile köyün içine doğru devam eder.
Köyün ilkokulu,girişte yolun solunda kalır,oradan itibaren tekrar yokuş aşağı devam eder.Okul bahçesi tamamen havlu içine alınmış,hemen girişte kaderine terkedilmiş eski okul, aslında yenisi olan betonarme binadan daha da kaliteli,yanıbaşında müdür lojmanı ve karşısında yeni olkul binası.
Köyün yerleşim hali,bizim Gaybi Köyü yerleşim şekline benzer.Tek farkı,bizim köy kadar taşlık,kayalık olmaması.Toprakları verimli olup yonca ekimi ve tohumculuğu yapılır.Geniş araziye sahip olan köyde yeteri kadar traktör olup pancar ve tahılgiller öncelikle üretimi yapılır.Ekonomik olarak durumu iyi olmasına rağmen Ankara’ya hatırı sayılır sayıda taa yetmişli yıllarda göç edenler olmuştur.
İlk göreve başladığım 1970 yılında epeyce zorluklar yaşadım.Ben kendim de köy kökenli olmam kısa sürede kaynaşmamı sağladı,sonraki yıllarda kendi köyüm gibi benimsedim.En çok dikkat ettiğim konu ise ,köy kızlarına ve ailelerine karşı gereken mesafeyi koymak oldu,sürekli nişanlı olduğumu belirterek ümit vermemekti.
Gerçekten köy insanları ile kaynaşmak,güven vermek ve aynı duyguyu verip yaşamak güzel bir duygu,güven verici bir ortamdır.Arabaşı bilirler ve bizden daha fazla çekerlerdi.Bulgur pilavını çok güzel yaparlardı ve bizim köye oranla kat kat fazla bulgur çekerlerdi.Yaz-kış köyde yoğurt ve süt hiç eksik olmazdı.Sağolsunlar ,kendi köyümüz ve evimizde yemediğim kadar süt ve yoğurt getirirleri devamlı.İnsanlıklarına ve insani duygularına minnettar olduğumu da özellikle belirtmek isterim bu arada.
Köyde altı yıl çalıştım,ilk iki senemden sonra tayinimi istemedim.İlk ideal meslek hayatımı Yiğitler Köyünde yaşadım,ta ki öğretmen okullarına üniversite girme hakkı tanıncaya kadar.
1976 yılında üniversite sınavlarına katıldım ve o yıl kazandım „Ankara Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi „
Sözde iki sene devam ettim ama bütün bildiğim ve bilgim sadece ve sadece öğretmen okulunda ne öğrendiysem hepsi odur.
İleride daha köyden bahsedeğim.