Ahlen, 27.07.2009
Yiğitlerin Çıktığı Yiğitler (Sorsavuş) Köyü
 
Gerek okul hayatı boyunca, gerekse köyümüzde spor denilince hep futbol akla gelirdi, futboldan konuşulurdu. Taa ki Yiğitler Köyü’ne gelinceye kadar.
 
Göreve başlamak üzere köye ilk gelişimde bir gece Boğazlıyan’da otelde yatmak zorunda kaldım. O zamanlar, belkide Boğazlıyan’da, otellerde hiç yatmadığım için tam olarak bilemiyorum ama otel odasında üç kişiydik. Adam hecin gibi, gayet cüsseli, sırım gibi, güreşçiymiş. Yatacağımızda cebinden bir tomar parayı çıkardı ve çorabının içine koydu ve ekledi : „Oğlum, bir yerde otelde kalır ve üzerinde para olursa çorabıyın içine koy, bir kenara at, hırsız çoraba değil ceplere bakar.“ dedi.Ben zaten ömrümde o zamana kadar o kadar parayı hiç görmemiştim, ayrıca da korktum.Daha çocuk gibiydim, ilk kez yabancı bir şehirde otelde kalıyordum.
 
Ertesi günü beni Yeni Fakılı’ya giden bir minübüse bindirdiler, nasıl yolculuk yaptım, hiç bir şey aklımda bile kalmadı.Artık hangi ve nasıl bir düşüncelerle geldiysem.Yeni Fakılı’da Ahmet Cenk’in lokantasına nasıl geldim, onu da bilmiyorum. Herhalde bütün zaman, korku ve heyecan dolu düşüncelerle geçti.Rahmetli Ahmet Cenk’in lokantasından içeri girdiğimde o duvarlardaki gördüğüm güreşçi resimlerine hayretle baktım, çünkü hiçbir yerde böyle bir şey görmemiştim.Böylece oteldeki ilk güreşle olan başlangıç tam yerini bulmuştu. Rahmetli bütün güreşçileri bilir ve çoğunu tanırmış, epey anlattı, köyün durumlarını, güreşe olan ilgi becerilerini orada öğrendim.
 
Göreve başlama ile ilgili işlemler yapıldıktan sonra geri memleketime döndüm ve eylülde çalışmaya başlamak üzere yeniden köye geldim.
 
Okulun ilk açıldığı gün, öğrencilerden oldukça yetişkin olanları farkettim. Hatta bazı öğrenciler takılırlardı, „hocam var mısın bir güreşe ? „
 
Kayseri’li Hasan Öğretmen beni uyardı, sakın ola da güreş, müreş tutma, bu köy güreşçidir.Zaman içerisinde benim de güreşe olan ilgim gittikçe arttı.Köyden Soyadı Mutlu olsa gerek, o yıllarda veya biraz önce, tam olarak hatırlayamıyorum ama Türkiye şampiyonu oldu.
 
Daha sonraki yıllarda rahmetli Nasuh Akar ile tanışma şerefi nasip oldu.Sohbet etme şerefi de nasip oldu.Benim ondan bizzat öğrendiğim ve de inandığım, Türkiye’de güreş üzeri oynanan oyunlar.Rahmetli İsmet İnönü ile fotoğraflarını gördüm, o zamanlar da güreşe gerçek değeri verilirmiş.Ben sordum, neden güreşçi çalıştırmadığını, bir müddet çalıştırmış, ancak oynanan oyunlar karşısında karekterim o durumlara müsait olmadığı için devam etmedim dedi.Bütün bunları anlatırken oldukça duyguluydu.Nasuh Akar’ın anlatımlarından sonra köyün neden „Yiğitler Köyü“ olduğunu anladım.
Adına layık olan bir köy. Ne mutlu o köye….
Mustafa Dumlu

Please publish modules in offcanvas position.