Ahlen, 25.03.2009
Yiğitler Köyü İlkokulu-Okul Bahçesi
 
Yenifakılı’dan köye gelirken son yokuşuda tırmandıktan sonra ilkokul binası insana güven veren bir duygu ile uzaktan görünür.Eğer hafta sonu veya tatil günleri ise bayrak ve direği okul bahçesinin ortasında gösterişi ile istemeseniz de gözünüzden kaçmaz.
 
Okulun yanına geldiğinizde hemen hemen köyün tamamına yakın bir bölümüne kuşbakışı ile görürsünüz . Kış aylarında evlerin bacalarından çıkan dumanlar köydeki canlı olan yaşamı daha da bir belirginleştirir.
 
Okulun bahçesine ilk kez girdiğimde (1970 ağustos ayı) bizim Konya’nın kır hali gözümün önüne geldi,yeni ilkokul binası betonarme haliyle,karşısında müdür lojmanı ve bütün haşmeti ile eski ilkokul binası,yıkılmaya terkedilmiş harap haliyle beni oldukça etkilemişti.Kendi kendime çoğunluk hep derdim: „Şu sözümona eski okul binasına yazık etmişler,yenisini yapmak yerine eski bina tamir olsa,daha iyi olmaz mıydı ? „
 
Köye ilk geldiğim ve çalışmaya başladığım 1970 yılında köy içersinde ikamet etmek üzere ev bulamadım,zorunlu olarak eski okulun küçük bir odasında olarak kaldım.Ev bulmada sorun yaşamanın sebebini ikinci yılımda öğrendim.Bir yıl beraber kaldığım Kayseri’li soyadını hatırlayamadığım Hasan isminde bir öğretmen arkadaş,önceki yıl çok kumar oynarmış,beraber kaldığımız sene de aynen devam etti,o nedenle ev bulamadık.Hasan arkadaş kendisi şehirli olması nedeniyle köy toplumunu tanımaz,her köyün kendine has kuralları ve milliyetçiliği vardır.Bu nedenlerden dolayı ilk senemde ev konusunda sıkıntı yaşadım.Tek kalmış olsaydım,rahmetli anam mutlak benimle kalırdı,konumum haliyle farklı olacaktı.Ev sorunum olmazdı.
 
Okulun bahçesi çok az meyilli olup herşeye uygun ve elverişliydi.Daha ilk yılımda okul bahçesinin yeşillendirilmesi fikrim vardı ama yalnız başına başarılacak bir iş değildi.Muhtarımız,aynı zamanda bir aile dostu gibi çok iyi anlaşırdık ve öğretmenleri sever sahiplenirdi.Okul bahçesinin ağaçlandırılması için yardımcı olacağını söylediğinde pek sevinmiştim.Müdürümüz adaşım Mustafa Okuyucu benim beşinci yılımda köyden ayrıldı,müdür ben olmuştum ve hemen ağaçlandırma işine başladım.Öğrencilerimle beraber çukurları kazdık,evlerden hayvan gübresi de getirildi.Sıra fidanları almaya geldi ve Boğazlıyan’a fidan almak üzere gittim.Maalesef ziraattan olumsuz yanıt aldım ve böylece hayallerim suya düştü.Ama hala düşünürüm: „ Neden köyden herhangi bir ağaç cinsinden dikmedik“ diye.
 
Bekar olarak kaldığım yıllarda gerçekten Memiş Yakışıklı kardeşin dediği gibi garip garip okulun bahçesinden köyü hep seyrederdim,bazan hüzünlü,bazan sevinçli,bazan da karışık duygular içerisinde.
 
Okulun bahçesinden Kayseri-Ankara arası giden gelen trenler görünürdü.Köy durağına gelince treni görmesen de düdüğü duyulurdu.Trenin ilk göründüğü andan itibaren gözden kayboluncaya gidişini ve gelişini hüzünlü olarak seyrederdim.O anlar hala gözümün önünde,tatlı bir anı olarak yaşarım.
Mustafa Dumlu

Please publish modules in offcanvas position.