Ahlen, 05.05.2010
Konya   Ereğli  ve  Ersu
 
Yıl 1970, öğretmenliğe başladığım hem siyasi hem de idealist yıllarım, aylık beş yüz seksen iki lira ve aylıkları köyden taaa Boğazlıyan’a giderek alıyoruz. Boğazlıyan Yiğitler Köyüne otuz kilometre, önce nahiyemiz Yenifakılı’ya oradan da kazaya giderek maaşlarımızı bizzat mutemetten alıyoruz. Yani bir günde ancak gidip gelebiliyoruz. Nahiyeye yaya olarak gittiğimiz çok olmuştur. Yaya gidip geldiğimizde dönüşümüzde papazkarası alırdık, köye gelene kadar yolda birer şişe devirirdik.
 
Aynı yılda Ereğli’de meyve suyu fabrikası „ Ersu „ kurulma aşamasındaydı. Ereğli Kaymakamı halkçı imiş, bu anlayış ile bizler de kendimizi ona yakın hissettik ve bu kaymakam köyleri genellikle gezerdi. Güya Kayseri’ye açılan  „Meysu „ meyve fabrikası Ereğli‘de açılacakmış ama Kayserililer daha uyanık davranarak Kayseri’de açılmasını sağlamışlar. Bütün bu konuşmalar Ereğli’de açılacak „Ersu“ fabrikasının altyapısını oluşturmuş oldu. Böylece bizlerin bu fabrikaya hisse karşılığı ortak olmamızı sağlamış oldular. Güya hisseler o kadar büyükmüş ki köylülerin alabilme imkanları yokmuş. Hisseleri iki bin liraya kadar düşürmüşler ki köylüler, küçük çiftçiler de hisseler satın alabilsinler ve meyvelerini daha iyi değerlendirebilsinler. Bu düşünce ve anlayış ile ben ve benim gibiler de hisse senetleri satın aldık. En küçük hisse senedi iki bin Türk Lirası, sevinerek ve parama para katacabileceğimi düşünerek bir hisse senedi aldım, dört aylığıma yakın bir miktar oluyor.
 
Devamlı Ereğli’de bulunamadığım ve toplantılarına katılamadığım için ben vekaletimi ve hisse senedimi ablama verdim, toplantılarına benim adıma o katıldı. Bu arada öyle bir siyasi ortama girdik ki senedi, hisseyi  unuttum. Arasıra ablam söylerdi hisselerimizin büyüdüğünü, daha da büyüyeceğini. Sözde hisse senetleri satın alanlar aldıkları günden itibaren kara geçmiş. Bizler sadece kar edeceğimizin hesabını yapıyorduk, güzel olan yanı , üreticiden direk olarak en iyi bir fiyatla bütün meyvelerini, sebzelerini alacaklar, onlar ayrıcalıklı olacaklar. Bütün bu duygu ve düşüncelerle tatlı rüyalar görüyordum.
 
Maddi durumu iyi olan her kesimden yüzlerce hisse senetleri alanlar olmuş, dolayısıyla hisse senedi sahibi olan insan sayısından ziyade hisse senetlerinin çoğunu elinde tutan birkaç kişinin meyve suyu fabrikasında yaptırım gücünün olacağı aşikar, bu durumları sonradan farkedebildik. Başka bir ifadeyle, beş altı hissedarın yaptırım gücü yüzlerce hissedardan daha etkindi. Bizlere reklamını yapanlar farklı bir anlatımla bizleri yanılttılar.
 
Zaman zaman ablam diyordu hissemin gittikçe büyüdüğünü ama elime tabii ki beş kuruş geçmedi.Sürekli olarak:  „ Hisseleri büyüteceğiz, ya hisselerinizin anaparasını alın ya da üzerine ödeme yapın“
 
Hisselerimizin parasını alalım desek nasıl alacağımız belirsiz, hisseleri büyütelim desek nasıl ödeyeceğiz. Aradan yıllar geçti, ben Almanya’ya geldim, benim hisselerden hala bir ses yok, ama yine de seviniyorum boçlu kalmadığıma…….!!!!!
 
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, izinimin birinde İstasyon Caddesi üzerindeki bürolarına gittim, tabii hisse senedim ve ekindeki güya hissemin büyüdüğünü gösteren belgelerle beraber. Neler konuştuk ne oldu ne bitti hiçbirşey anlayamadım. Anladığım tek şey üzerine soğuk bir su içmek. Akabindeki yıllarda ev  sahibi olabilmek için kooperatifler kuruldu, hem de yerden mantar bitercesine, bedava ev sahibi olanlar da oldu katı katı fazla ödeyenler de. Yapılan hileler, dönen dalavereler……..
 
Saf ve tertemiz insanları oyalamak, deyim yerindeyse dolandırmak modern dünyanın gereklerinden olsa gerek…….
 
Ersu  hala ayakta, ille de kar yapıyordur.
Mustafa Dumlu

Please publish modules in offcanvas position.