Ahlen, 06.11.2009   
Roland Ortaokul Öğrencilerimle Tiyatro Çalışmalarım   (Yaşadığım bir anım)
 
Tiyatro merakım ve tiyatro çalışmalarına karşı olan ilgim, öğretmen okulunda iken resim öğretmenimizin yapmış olduğu tiyatro çalışmalarından etkilenerek beni çok etkilemiştir.Almanya’da ise bana göre bir ihtiyaçtır. Öğrenciler açısından ise severek yapmış oldukları çalışmalarını sergileyerek kendini gösterme şansını elde etmektir.
 
En büyük sorunum, Türkçe Kültür Derslerinin yetersiz olması ve öğrencileri ders harici zamanda bir araya toplayabilmek.
 
Çalıştığım değişik ilkokullarda ve ortaokullardaki Türkçe Kültür Dersleri veya Anadilinde Eğitim dersleri adı altındaki haftalık ders sayısının yetersiz olması, bir de buna öğrencilerin anadilinde yetersiz olduklarını ekleyecek olursanız, hangi şartlarda bu sosyal faaliyetlerin yürütüldüğü anlaşılır.
 
Genellikle bana Türkçe Dersine gelen Türk Çocuklarının haftalık yirmi iki saat ile yirmi sekiz saat arası Almanca veya Alman Dilindeki eğitim dersleri oluyor, Türkçe Dersleri ise haftalık iki ile dört saat  oluyor, dolayısıyla gerek Türkçe öğretmek, yanısıra sosyal faaliyetlerde bulunmak, gerekse Türk Kültürü adı altında biraz dindersi, biraz tarih ve biraz da coğrafya bilgileri vermek hayli zor oluyor.
 
Bütün bunlara rağmen ben okuttuğum öğrencilerimde hep bir öğrenme isteği, ders harici zamanlarından fedakarlık yaparak birşeyleri ortaya çıkarma isteği yaşadım, bu davranış beni kamçıladı ve gerçekten de gayet güzel sosyal faaliyetlerimizi başarılı bir şekilde yürüttük.
 
İstisnasız; göreve başladığım 1979 yılından itibaren her yıl 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladık. Hatta onun ötesinde seksenli yıllarda bir bayan arkadaşımla 23 Nisanı kutlamak üzere öğrencilerimizi kendi sorumluluk dahilinde Münster Başkonsolosluğ’una götürerek konsoloslukta kutladık.Minübüsü olan velilerimiz arabaları ile öğrencilerimizi taşıdı, onlar da yardımcı oldu.
 
Her ders yılı başında velilerle yapılan toplantıda o ders yılında yapılacak sosyal faaliyetleri velilerle konuşarak planlamasını yapardım. 23 Nisan Çocuk Bayramını her sene kutlardık, yanısıra eğlence adı altında bir saate kadar süren piyesler, koromuz, yarışmalar, ve benzerleriyle programlar yapardım.
 
Türkçe Ders sayısının ve çocukların dil yetersizliğinden piyes çalışmalarımız en az altı ay sürerdi.Bu nedenle öğleden sonraları ders harici zamanlarımızdan gerek öğrenciler, gerekse ben fedekarlık yaparak ancak eğlence programlarımıza hazırlanabilirdik. Gerçekten Almanya gibi bir Avrupa ülkesinde çocukların mecbur olmadıkları halde severek bu çalışmalara katılması, velilerin de buna müsade etmeleri bana ayrı bir enerji verir ve hazırlardık. Velilerimin de pek menmun olduğunu, menmun kaldığını söyleyebilirim.
 
Bir seferinde gerçekten hiç hesapta olmayan şansızlık yaşadım, yaşadık. Roland Ortaokul öğrencileri ile bir piyese hazırlandık. Yaşları on üç ile on altı arası olan erkek öğrencilerimin tam çağları, hepsinin „ben erkeğim „ dediği ve kendilerini kabul ettirmek ihtiyaç duydukları yaş gurubu. Yalnız öğrenci-öğretmen diyaloğu son derece iyi, her konuda öğrencilerimle bir arkadaş gibi konuşabiliyordum, bu çalışmalarımızı kolaylaştırıyordu. Aynı şekilde veli-öğretmen-okul ilişkileri de en üst düzeydeydi diyebilirim.
 
Uzun süren çalışmalarımız sonucunda hazırlandık, daha önceden Neuebeckum diye bize üç kilometre uzaklıktaki bir kasabadaki ortaokulun salonunu kiraladık ve gün geldi kendimizi velilere ve görev almayan öğrencilere gösterimizi sunmaya. Nasıl olduysa çok sevdiğim M… adındaki bir öğrencim birine kızar ve küfürü de basar, çeker gider. Tabii olarak beni bir telaş aldı ve o arada bir velim : „ Hoca, sen babasına bir haber sal, M…….hemen gelir ve öyle de oldu. M…. geldi ama bu sefer K… adındaki bir öğrenciyle takışır, bu sefer o basar küfürü ve çeker gider. Biliyorum, onun babasına haber salsam oğlunu dövecek. İşin acı yönü, biri eksik olursa bizim piyes olmaz, olsa da tat vermez ve bir karar vermek zorundaydım o anda. Kendi kendime dedim ; bir piyes yüzünden bir öğrenci sayak yemektense olduğu kadarıyla onun yerine başka bir öğrenciye kitaptan okutarak iyi kötü yaparız ve öyle de yaptık. İyi de yaptık.
Yıllar sonra aynı öğrencilerimle karşılaştığımızda tatlı bir anı olarak anımsarız beraber.
Mustafa Dumlu

Please publish modules in offcanvas position.