Ahlen, 01.12.2009
Ahlen Şehrinde Türklerin İyi ve Kötü Günlerini Paylaşması
Bir ömrün yarısı, hemen hemen yarım asır olmuş Türklerin bu şehre gelmeleri, Ahlen Şehri. İlk gelenlerin anlattıklarına göre, geldikleri yıllarda sayıları az olan vatandaşlarımız önce ailelerini Türkiye’den getirerek, sonra burada dünyaya gelen çocuklarla sayı artıyor.
Seksenli yılların başından itibaren yoğun olarak Türkiye’de bulunan çocuklar ailelerinin yanına getirilerek aileler çoğalıyor, bekar olanlar hala da olsa sayıları düşük kalıyor. Dil bilmeyen çocuklarımızın okul sorunları çığ gibi büyüyor, dil sorunundan kaynaklanan sene kayıpları da daha da büyük oldu, bizzat yaşadığım sorunlar. Örneğin, öğrenci Türkiye’de beşinci sınıfa devam ediyor ve aile babasının yanına geliyor. Hiç Almanca bilmeyen öğrenci beşinci sınıfa kaydedilse dil sorunundan dolayı dersleri takip etmesi olanaksız, birşey öğrenmemeksizin bi rüst sınıfa devam etse ne yazar, öyle veya böyle çocuklarımızın büyük sene kayıpları oldu, önce bir veya iki alt sınıfa kaydı yapıldı, alt sınıftan da devam etse, yine kayıbı oldu.
Çocuklar, yani ikinci nesil büyüyor, evleniyorlar ve var olan Türk nüfusu artıyor, oran olarak Almanya genelinde ön sıralarda yer alıyor. Dil sorunu ikinci nesilin çocuklarında da aynen devam ediyor, üstelik doğum yerleri Almanya, dil sorunları aslında olmamalı, ama var. Bu bilgiyi bizzat birinci sınıfları okutan Alman öğretmenleri veriyor ve ekleyerek söylüyorlar : Bura doğumlu çocuklar, „olamaz böyle bir şey „ hala çocukların Almancaları yetersiz. Velilerimizin eğitim konusunda yetersizliği, hatta ilgisizliği, çocukların dil yetersizliği sonucunda yüksek öğrenimde maalesef Türk Çocukları diğer uluslara göre en arka sıralarda . (Nüfusa oranla)
Türklerin büyük çoğunluğu dernek adı altında camilerde örgütlenmiştir, tabii ibadet amaçlı, DİTİB ‚ e bağlı diyanet camilerinde vatandaşlarımız ibadetlerini yapabilmenin yanısıra birbirleriyle kaynaşma ve sohbet imkanlarına sahip olmuş oluyor. Bir başka yazımda „Ahlen Ulu Camı-i hakkında detaylı bilgi vereceğim.
Yıllar yıları izledikçe evlilikler, bu evliliklerden çocuklar ve nüfus artıyor. Diğer tarafta artık ölümler de günlük olay haline gelir oldu.
Türklerin Ahlen’e ilk geldiği yıllarda genç olan nüfusta ölümler az oluyordu, nadir duyardık. Şimdilerde yaşlanan nüfusta, yıpranmış insanlarımızda ölümler de çoğaldı. Bütün insanlarımız hiçbir ayrım yapmamaksızın mümkün mertebe acılı günlerini paylaşmaya çalışıyor. Düğünlerde olduğu gibi.
Önceki yıllarda olmayan ve düşünülmeyenler bugün için bir problem haline geldi. Fazla değil, bundan on sene önce hiç düşünülmeyen bugün için sorulur oldu, birçok insan en azından kendi kendine soruyor ; Türkiye’de mi yoksa burada mı defnolacak. Acı ama karar vermesi zor da olsa bu sorun gittikçe güncellik kazanacak.
Tanıdıklarımızdan Türkiye’yi istediği halde aile efradı burayı tercih etti, mezarlık ziyaretini burada günlük olarak yapabilirim düşüncesiyle. Aynı şekilde huzurevleri, henüz sayları pek yok ama kimsesizleşen birçok yalnızlar, veya bakımsız kalanlar zaruri olarak huzurevlerine gönderilecek. Halen bizim bulunduğumuz bu şehirde bir sorun yok ama seneler ne getirecek, daha neler değişecek, neleri yaşıyacağız, zaman gösterecek.
Azınlık anlayışı ve kültür faktörü başta olmak üzere daha birçok nedenlerden dolayı insanlarımız yaşadığımız toplumdan uzaklaşarak kabuğuna çekiliyor. Büyük aile hayatı her ne kadar bir evin içinde yaşanmasa da devam ediyor. Zaten şartlar da bunu gerektiriyor.
Birinci nesilin çocuklarını okuttum, okuttuğum çocukların çocuklarına da öğretmenlik yaptım. Üçücü nesil, hatta dördüncü nesil de geliyor ardından.
Yıllar, yıllar ve yılların birikimi sorunlar, yabancılık, üstelik hem Almanya’da hem de ülkemizde………
Mustafa Dumlu