Ahlen,2706.2009
Köy Enstitüleri-Öğretmen Okulları-Öğretmen Liseleri…
Zaman değişiyor,insanlar değişiyor,herşey değişiyor,değişim elbetteki ileriye dönük ve olumlu-pozitif olarak olmalı.Bazan duraklamalar veya geçici de olsa geriye gidişler de olabiliyor.Arkasında yatan çıkar,menfaattir.Bu çıkar kişisel olabileceği gibi ülkeler arası menfaat da sözkonusu.
Bilmiyorum eğitim sistemimiz yetmişli yıllarda mı iyiydi,yoksa bugün mü?.Eğitim,basit açıklamasıyla,çocukları ve gençleri kişisel yeteneklerini ön pilanda tutarak,bu yetileri geliştirerek hayata hazırlamaktır.Eğitim denince ille de üniversiteye gitmek,orada okulu bitirmek olarak anlaşılmamalı.En azından benim anlayışıma göre,otuz yıllık mesleki tecrübeme göre,değişik ülkekelerin eğitim programlarını tanıma ve uygulama şansına sahip olmamdan ötürü bu şekilde düşünüyorum.Doğruluğunu iddia etmiyorum.
Beslenmede asıl olan mideyi şişirmek değil,vücudun gereksinimi olan gıdaların alınması esastır.Beslenmesini bilinçli yapanlar da var,yapmayanlar da,beslenme elbetteki herşeyden önce ekonomik bir sorun.Beslenme ile eğitim konusunun ne ilişkisi var diye sorulabilinir elbette.Zannediyorum ki köy enstitülerinde ilkokul öğrencilerini okutabilmek üzere bir öğretmenin bilmesi,öğrenmesi gereken bilgi ve beceriler kazandırıldı.İkinci olarak yetenekler göz önünde tutuldu.Üçüncü olarak uygulamalı yapıldı.Zaten haftada birgün uygulama vardı.Kılık kıyafet,giyim kültürü yer ve zamanına göre değişken olabildi.Yani öğretmen sadece kıravat ile gezen süslü bir varlık değildi.Belkide en önemli yanı ; sosyallaşma yönüyle her alanda öğrenciler aralarındaki mevcut bağları pekiştirerek idealistleşti.Sevgiyi,saygıyı,paylaşımı bizler orada öğrendik,ki günümüzde paylaşım ne derecede gerçekleşiyor ? Birşeyler alabilmek için paylaşmasını,vermesini öğrenmek gerek.Karşılıksız paylaşımı öğrenmek gerek,ki insanlar arasındaki ilişkiler sağlıklı ve sağlam temeller üzerinde kurulabilsin, insanların karekterlerinin gelişiminde paylaşımın rolünün yüksek olduğunu düşünüyorum.Günlük yaşamımızda sürekli görüyoruz,çoğu insanların küçücük,ufacaık menfaatleri uğruna hangi hallere düştüğünü.
Bizler yabancı dil hiç öğrenmedik,gereksinim de duymadım.Üstelik Almanya’ya geldim,ona rağmen gereksinimim olmadı,öğrenmek isteyen,ihtiyaç duyan zaten yeterli seviyede öğrenecektir,öyle de oldu.Fen dersleri yönüyle de oldukça az ders aldık,matematik dersleri altıncı sınıfta hiç yoktu.Ama öğrenmemiz gerekeni gerektiği şekilde öğrendik.Yetenek derslerimiz,müzik,resim ve beden eğitimi en az diğer dersler kadar önemliydi.Bütün bunlar,zamanında uygulanmış denenmiş, başarısı kanıtlanmış.Bir zaman sonra köy enstitüleri karalanmaya çalışılmış ve bir müddet sonra politik nedenlerden dolayı öğretmen okulu adı altında değişikliğe uğratılarak devam etmiş.
Öğretmen okulları da başarısını kanıtlamış,öğretmen liselerine dönüştürülmüş ve halen devam ediyor.Benim özellikle üzerinde düşündüğüm,köy enstitüleri günümüz şartlarına göre entegre ederek daha başarılı bir eğitim uygulanamz mıydı ?
Amerikada ihtisas yapmış bir müfettişimin anlattıkları hala kulağımdadır ; Amerikalı pedegoglara göre,onların düşlediklerini milli eğitim bakanlığımız uygulamaya koymuştur.
Yatırımlarını silah yerine eğitim alanında yapan ülkeler yetştireceği güçlü beyinlerle istenen,arzu edilen seviyeye erişeceklerdir.Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin dışarıdan Amerika gibi beyin gücü ithal etme şansımız,lüksümüz yok.Kişisel ve partizan menfaatleri gözetmemeksizin kendi beyin gücümüzle dış etkenlerden uzak olarak en iyi bir eğitim projesini üretecek binlerce insanımızın olduğunda ben eminim.Yeter ki yer altındaki değerli madenleri kendimiz çıkarmasını isteyelim ve bilelim……
Mustafa Dumlu