Ahlen, 17 Haziran 2012
İsmail Hakkı Tonguç ve Ziya Dumlu
„Köy Enstitüleri „ denince ilk akla gelen İsmail Hakkı Tonguç (Tonguç Baba) gelir.
Çocukluk yıllarımı geçirdiğim köyüm Gaybi’de gençlerin köy kahvelerine girmelerine müsade edilmezdi. Köy adabı gereği çocuklar ve gençlerin kahveye girip çıkmaları ; birini kahveden çağırmak gerekirse veya bir büyüğün yumuşu üzerine mümkündü. Bilmiyorum ilk kahvenin içine hangi yaşımda ve hangi nedenle girdiğimi. Bildiğim, ilk kahveye girişimde duvarda gayet canlı ve anlamlı bir bakışın sanki beni süzdüğünü, içeri girenleri selamladığını…….Sanki Gaybinin simgesiydi İsmail Hakkı Tonguç……
Hep merak ederdim kimdir bu fotoğraftaki insan, neden asılmış, köyümüzden onca insanlar gelmiş geçmiş, Balkan Savaşını yaşamış insanlar dururken bu fotoğrafı asmıslar duvara, yanısıra Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafı ile birlikte. Merakla bakar geçer ve merak ederdim. Hiç düşünemezdim ki gün gelecek O’nunla vücut bulan bir okulda eğitim alacağım……
Her ne kadar İvriz Köy Enstitüsünün köyümüz sınırları içinde bulunması bir şansımız olsa da köyümüz adına, başta İbrahim Ege (lakabı ile Cücü İbrahim) olmak üzere zamanın köyümüz ileri gelenlerinin de büyük payı vardır. Ziya Emmimin ( Ziya Dumlu) anlattıklarına göre İvriz Köy Enstitüsü için yer aranır yetkililerce ve Zanapa Nahiyesinde yer tesbiti yapılır, bugünkü adı ile Halkapınar, o günlerden yakın zamana kadar nahiye iken şimdilerde ilçe olmuş Torosların eteğinde kuytu bir yerdir.
Hazırlıklar yapılır, çadırlar kurulur ama yöre halkı pek istekli değildir bu eğitim kurumunun orada açılmasına. O günün köyümüz muhtarı İbrahim Ege (Süleyman Ege’nin babası) yetkililerle konuşarak bizlerin okuduğu şimdiki yerleri gösterir ve okulumuz İVRİZ yerleşir. Biz dahil dahil köyümüzden tarlası olanlardan tarlaları istimlak edilerek satın alınır. Ben o günleri yaşamadım elbette ama anlatımlara göre epeyce tantanalar olmuş, köylü için elbette tarlası kıymetlidir, hele de o günlere gidecek olursak….
Yerlerin tesbiti yapılırken İsmail Hakkı Tonguç bizzat kendisi de bulunur, bir tesadüf olacak ve emmim Ziya Dumlu okulumuzun civarında hayvanları otlatır ve Tonguç Baba ile karşılaşır ve Ziya Dumlu’ya sorar : „Bu resmi tanıyor musun „ emmim tanımadığını söyler ve köyümüz kahvehanesinde asılı olan fotoğrafını hediye eder. Ne yazık ki imzası mevcut değil.
Hal bilmiyorum kimin ne zaman o fotoğrafı köy kahvesine duvara astığını. Altmışlı yıllarda İşçi Partisinin kurulduğu yıllarda köylülerimizin büyük çoğunluğu bilhassa o günün gençliği siyasi olarak oldukça aktifti. Rahmetlik Cahit Alican (Siyasal Bilgiler Fakültesinde öğretim görevlisiydi ) partiden adaylığını koymuştu, benim de çok iyi bildiğim olaylardı. Zannederim o günlerde gerek Atatürk‘ün gerekse İsmail Hakkı Tonguç’un portreleri asılmıştı.
Seksen askeri darbesi ile köyümüz daha bir sıkı kontrol altına alınıyor, karakol komutanın birisi Tonguç Baba’nın fotoğrafını duvardan indirttiriyor……..!!!!!!!
Mustafa Dumlu