Mustafa Karataş ve İVRİZ
İvriz İlköğretmen Okulu – İvriz (şimdiki adı ile Aydınkent) – Gaybi Köyü ve Durlaz ( şimdiki adı ile Yıldızlı)………..
Okulumuz adını tarihi değeri büyük olan İvriz Köyü’de bulunan İvriz Kabartmasından almıştır, köy olarak pek yakın ve sıcak ilişkiler içerisinde bulunmamıştır. Köyümüz Gaybi ve Durlaz açısından İvriz İlköğretmen Okulunun herzaman ayrı bir anlamı, değeri olmuştur.Ellili yılları düşünecek olursak, hele de muhtarlık olarak köyümüze bağlı olması bizler için daha da önem kazanmıştır. Durlaz-Gaybi Köyü ve İvriz ilişkileri benim bildiğim bütün zamanlar içerisinde hep iyi olmuştur, sadece yetmişli yılların ikinci yarısından itibaren faşist baskı tam manası ile artmıştır, köyümüz ile ilgili çok olaylar yaşanmıştır, öyle ki okuldan fazla bizim köye baskınlar artmış, insanlarımız bağ-bahçelerini gece sulamaya gittiklerinde bu baskınlardan nasiplerini almışlar, köye gelen dolmuşlar Ereğli –Çölmekçi Mahallesinde durdurularak gerek sivil halk ve gerekse güvenlik güçlerince aramalara maruz kalmışlar, o dönemde ben Almanya’ya gelmiştim, rahmetli anam benim ders kitaplarına varıncaya kadar ne var yok okulla ilgili herşeyimi yakmışlardır. Ne kadar acı değil mi ?.........
İlkokul Öğretmenimiz Şinasi Odabaşı’nın sayesinde öğretmen okulunun yatılı-yazılı sınavlarına girdim, kazanamadım. Gündüzlü (nihari) imtihanlarını kazanarak 63 de okula başladım. Hiç unutmam kazananların adlarını yemekhanenin en üst basamaklarında biri okudu ama bilmiyorum kimdi, ben uçarcasına nasıl yemekhanenin içerisine girdim onu da pek hatırlamıyorum, o kadar cocuktum, çelimsiz-korkak ve ürkek, babasızlığın vermiş olduğu eksiklik…….
Ömründe ilk defa öyle bir yemekhane kadar büyük bir bina görmemiştim galiba bir salon olarak. Bizim ağıllar da küçük olmaz ama hertarafını bir anda göremezsin. Sanırım Hasan Demiroğlu müdürümüz ve Mustafa Karataş olacak, her ikisinin de gür sesi; müdür küçük yapılı gür sesiyle, Mustafa Karataş'ın gösterimli yapısı, sert aynı zamanda babacan konuşmasıyla biz kazanan gündüzlüleri bir anda kucakladı, etkisi altına aldı.
Bir insan ; köy veya kasaba kökenli, normal sivil yaşamdan uzak ailesiyle, mesleki yönü hiçbir zaman bir başkası ile ölçülemiyecek kadar yetileriyle, iki çift lafıyla yüzlerce azgın konumda olan öğrencileri bir anda frenleyebilecek vasfıyla, hiç kimseden çekinmesine gerek kalmamaksızın kendine olan özgüveniyle, köyden ordan burdan gelen insanlara tatminkar konuşmalarıyla, belki de en önemlisi bütün öğretmenlerin ; idareciliği sayesinde uyumlu çalışmasını sağlaması ………………….. bizlerin şansıdır ki bize verebileceğinin azamisini veren değerli öğretmenimiz Mustafa Karataş………..
İvrizde her devrenin anlatacakları, anlatmıyacakları sayısız anıları vardır. Bizim devre 1963-1970 yılları, o devreye ve okula, hatta Ereğli’de dahi sözünü ettiren idareci, öğretmen en yetkin isimler okul müdürümüz Hasan Demiroğlu ve Mustafa Karataş’tır. Her ne kadar sınıfta kalarak devre kaybı olan arkadaşlarımız olsa da her sınıfın kendi iç dinamiği, bir anlamda sınıf milliyetçiliği vardır. Birinci sınıftan dördüncü sınıfın başlangıcına kadar sadece dersleriyle yoğun olarak uğraşan biz öğrenciler siyasi bilincimiz halahazırda pek yoktu, öğretmenlerimizin siyasi yönlerini de pek bilmezdik. Tarih öğretmenimiz Mehmet Günay’ın göreve başlaması ile tarihi tarih gibi öğrenmeye başladık, yoksa ilkokul tarih kitaplarında olduğu gibi asker sayısı veya silah sayısı değil. Öğrenci öğretmen ilişkileri bir nevi arkadaşlığa dönüştü ama günümüzde haberlerde okuduğumuz gibi özel ilişkilerden dolayı notlandırma yapmadı öğretmenlerimiz, biz öğrenciler de öyle bir lauballik anlayışı gütmedik, gayet kaliteli bir anlayış……..
Siyasi yönden artık sınıflar kaynamaya başladı, Mahmut Makal’ı davet ettik, Köy Enstitüsü zamanı müdürlerini davet ettik, okul yönetimi elbette siyasi iktidarın baskısı altındaydı, zaten o yıllarda öğretmen kıyımları, sürgünler günceldi, gayet normal karşılar olmuştuk.
Bizbeşinci veya dördüncü sınıfta iken soyadı Eroğlu olan bir hocamiz ilk defa dindersi öğretmeni olarak atandı, on kasım kutlamaları sırasında sorunlar yaşandı, ama tam olarak olayların seyrini ve gelişimini bilemiyeceğim. Beşinci ve altıncı sınıfların Ereğli’ye yürüyüş yapmalarıyla siyasi gelişim had safhaya ulaştı.
Ben mezuniyet kutlayamadım, olanak yoktu, ancak bizim devre arkadaşları olarak bizi okutan öğretmenlerimizden menmunuz, gurur duyuyoruz. Bizlere herşeyden önce insan varlığı olduğumuzu, bilinçlenmeyi ve mesleği öğrettiler. Şimdilerde ne öğretmeni diye sorduklarında sadece : öğretmenim diyebiliyorum……………….
Bütün bu anlattıklarımda başta :
Okul müdürümüz Hasan Demiroğlu ve Mustafa Karataş,
Müzik öğretmenlerimiz İmdat Helvacı ve Zeki Çubuk
Tarım-iş öğretmenlerimiz Necdet Bostancıoğlu ve Mustafa Gönülal ,
Tarih öğretmenimiz Mehmet Günay,
Resim-iş dersleri öğretmenlerimiz, İsa İşler ve Zahit Büyükişleyen,
Meslek dersleri öğretmenlerimizin tamamı (isimlerini unuttum)
Nuri Günger ve mürümüz Turgut Çımrın ve eşi
Ve daha niceleri……..
Büyük emekleri vardır. Hepsini hep saygı ile andım, anacağım…….