Ahlen, 17.01.2010
Bu Mezarda Sevdiklerim Var
Göçüyorlar birer birer
kimileri bakar bakar geçer
kimileri dualar ederler
kimler geldi geçti bu köyden
kimileri iyiyi, kimileri kötülüğü seçti,
bir köprüdür yoktur kaçamağı
ister zengin ister fakir
ister zalim ister mezalim
ister bakan ister yere bakan
çokları vardı yürekler yakan
gittiler birer birer..
Türküler söylediler yanık yanık
anlattılar hayatlarını
hem ağladılar hem de ağlattılar
kına yaktılar askere saldılar
kınalı kızlar arkalarından bıraktılar
türküler söyledi aşıklar
meşk eylediler türküleriyle
düğünler dernekler kurdular
kazanlarla yemekler
yemeklerle gelen mezeler
arasıra „ah ulan“ demeler
ertesi gün özür dilemeler
vah ulan vah….
Anam yatar orada
Daha dünyasını tanımamışken
kırk altısında veda etmiş dünyasına
dört analık açlık bir yanda
sefaletini hiç sorma
unutamam hakkını babamın
o kıtlık yıllarını anlatırken….
Daha yaşamamışken genç kızlığını,
endam lı mı endamlı
bütün gözler üstünde
destandı güzelliği civar köylere
yeterdi güzelliği kem gözlere
gerek yoktu sözlere
yeterdi artardı da adı
adı Hatice yaş yirmi bir
elveda bu dünya elveda, elveda
yürek gerekirdi bunlara dayanmaya.
Ah dünya ahh,
ah derim hep ah
dayanamazken dağlar taşlar
dayanmış insanoğlu bu acılara
yaş on dört
gençliğinin baharında
kimbilir hangi hülyalarla
acı bir son elveda dünya.
Yetmez kelimeler cümleler
tahammül gerek sabretmekle beraber
herbiri bir insan
insani düşünceleriyle
bilinmez kimler hangi düşünceleriyle
sayısız yetenek ve hünerleriyle
göçtüler birer birer
saymakla başolmaz
hepsini birer birer
Sevdiklerimle saydıklarımla….
Mustafa Dumlu