Ahlen, 10.02.2010
Bu Dünyanın Dokunulmaz İnsanları…………….
Garibanlar
Hep emir alanlar
Emir erleri
Dinlemek zorunda kalanlar
Kıymetsiz varsayılan bilgileri
Ellerinde büyük yetkisi olanlar
Satın alanlar
Satın alınanlar
Vücudunu bir ekmek parasına satmak zorunda olan binlerce çaresiz bayanlar
Ve
Onların vücutlarından nemalananlar
Bunları pazardan sebze – meyve gibi satın alanlar
Zenginleriyle, fakirleriyle
İdare edilen ve edenlerle
Ellerindeki yetkileri her türlü menfaalerinde
Dilenen ve dilenmek zorunda bırakılanlarla
Bilinmez kimin yüreği sızlar aç ve yoksulları gördükçe
Dört kuruşluk keyf ve zevkleri için doğayı mahvedenler
Haksız yere devletin parasını çarçur edenler
Şehirlerin en gözde arazilerine sahiplenenler
Allah adına kulları yargılayanlar
Güzel postlarından emir yağdıranlar
İnsanı insana bırakmayarak düşüncelerini gasp edenler
Daha niceleri aramızda, duyuyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz, birçoklarımız alkışlıyor………
Evet, biz insanlar herşeyi beceriyoruz, yapıyoruz. Kendimize vermediğimiz değerleri, yetkileri birilerine vererek hem kendimizi, hem de başkalarını değersiz hale getiririz. İnsan gibi bir değer, aralarında sınıflandırma yaparak, kategorilere ayırarak değerlerini toplum olarak altın harflerle yazıyoruz.
Mesela bir politikacının oğlu birini öldürdü, kaza suçlusu ama onu içeri tıkamazsınız, daha doğrusu yargılanıp içeri bile tıkılsa biz toplum olarak çok görürüz. Ama bir garibanı düşünün, herhangi bir suçundan hemen yargılanır, cezası kesilir. Veya bir toplumda, gelmiş bir büyük adam, yetkili ve etkili, karşı bir argüman getirecek olsan susturulursun, hakkın yok konuşmaya. Bizim çocukluğumuzda çocuklara sürekli telkin edilirdi ; „sen sus, büyükler konuşurken küçükler konuşmaz, „ gibicesine susturulurduk. Bu durum gelenekten gelen bir değer yargısıydı, benim anlatmaya çalıştığım ise zoraki bir kabul ettirme uygulaması, yaptırım.
Batı toplumlarında en beğendiğim insanlara verilen değer yargısı. Gerek politikacı, gerekse zenginler ve gerekse kariyer sahibi bürokrat kesim, hangisinden olursa olsun insanlarla normal bir araya gelip konuşabiliyorsun, hatta biz yabancı olmamıza rağmen bizler dahi konuşabiliyoruz. Nedense biz de bu mümkün olamıyor, muhatap olabilenler de kendini ayrıcalıklı sayıyor.
Evet, nedense bu dünyamızda ayrıcalıklı insanları biz yaratıyoruz, önlerinde eğilmek için. Allah’tan ki kimse bu dünyadan birşey götüremiyor, yoksa insanlar nesi var-yok hepsini beraberinde götürürdü. İyi ki ölümlü dünya, yoksa padişah tahtı gibi bir kere makama oturan bir daha kalkmazdı. İyi ki öbür dünya var, hesap sorulacak, üstelik insanların ünvanı, makamı, zenginliği, bu dünyada alkışlandığı hiç biri dikkate alınmamaksızın. Her kim ki ne yaptıysa kendi hesabını verecek. Ama insanlarımız var, kendinde yetki görerek öbür dünyada kim nereye gidecek, hükmünü veriveriyor. Onun hükmü sanki verilmeyecek.
Evet dokunulmazlar bu dünyada çok, işleri istediği gibi yürüyor, dünya onların dünyası. Milyonlarımız var ki yarının nafakasından başka birşey düşünecek durumda bile değil.
Benca ayrıcalıklı insanlar olacaksa ; toplum hizmetine kendini kayıtsız şartsız hizmet için adamış olanlar, bilen ama gururlanmayan ve bilgisini yaptırım gücü olarak kullanmayanlar, insanlara insan olduğundan dolayı değer verenler….
Çok mu zor acaba dürüst olmak, yalan söylememek, insanların maddi ve manevi hakkına saygı göstermek, mülayim olmak ?
İlle de dokunulmaz mı olmak gerek ?
Gönül Eser, Gönüller Neler İster ?