Ahlen, 03.03.2009

Kara Eşeğimiz ve acı ölümü

 

Hatırlabildiğim çocukluğumun taa derinliklerinden,

Kara eşeğimiz,kara mı kara,

Güçlü mü güçlü,

Biçare kara eşeğimiz.

 

Bilmiyorum biz insanlar mı,

Yoksa hayvanlar dünyası mı,

Acımasızlığın bir sonucu,

Acı oldu bizim kara eşeğin sonu.

 

Dört veya beş yaşlarındaydım,

Hem korkar hem de pek sevinirdim,

Terkisinde kara eşeğimizin,

Gulama,Sarıcaya gitmesini.

 

Gelince kış,

Keyiflenirdi hepten,

Ye,iç,bak keyfine bir kış boyunca,

Arpa,saman boldu,

Gelince bahar,

Gerinirdi yavaş yavaş,

İlk hamlığı geçtikten sonra,

Koyulurdu işlere yağız yağız,

Onundu sanki yapılan işler,

Gulamdan köye,köyden gulama,

Kamyonlar dolusu yük,

Taşınırdı sırtında.

 

Babam rahmetli pek iyi bakardı,

Palanı,golanı,yuları,

Yeni miydi yeni,

Pek de keyiflenirdi,

Yenilenince takımı,

Bir çocuğun bayramlık elbisesine sevinircesine.

 

Var idi köyümüzde bir adam,

Görürdü hürmet herkesten,

Sanki dünyanın en doğrusu,

O adam………………

 

Gün oldu geldi kapıya,

„Ese Ağa,bana senin eşek gerek“

Adam eşekten eşek,

İnsafsız mı insafsız,

Bilmem çuval mıydı yoksa koca harar,

Ağılılın yaş tersi ile doldu,

Dört adam yüklerken hararı,

„Bu ne Ese Ağa,eşek de can taşır“

Kıramadı hatırını rahmetli babam,

Biliyorum ne kadar üzüldüğünü,

Gördüm ertesi günü,

Bizim kara eşek gömülmüş tersin içine,

Sanki kurtaracaklar bir can,

Akşama gitmişti bizim zavallı Kara Eşek,

Ve eşeklerden eşek,

Devam etti hala hatırnazlığı köyde,

Ve ve ve

O Adam,

Kim eşek düşünürüm zaman zaman……

 

Mustafa Dumlu

Please publish modules in offcanvas position.