Öğretmenler İçin

Yarın 24 Kasım Öğretmenler Günü. 12 Eylül 1980’den sonra, Atatürk’ün 1928’de başöğretmenliği üstlendiği günün anısına 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor. Oysa, mesleğin geçmişi çok daha eski. İlk öğretmen okulu, ortaöğretim okullarına öğretmen yetiştirmek için bundan 165 yıl önce, 16 Mart 1848’de açılmıştı. Cumhuriyet döneminde; Öğretmen Okulları (1924), Köy Öğretmen Okulları ile Gazi Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü (1926), Eğitmen Kursları (1936), Köy Öğretmen Okulları (1937), Köy Enstitüleri (1940), Yüksek Köy Enstitüsü (1942), İlköğretmen Okulları (1954), Yüksek Öğretmen Okulları (1959), Eğitim Enstitüleri (1965), Eğitim Fakülteleri ve Yüksek Eğitim Okulları (1982) başlıca öğretmen yetiştiren kurumlarımızdır. Ne yazık ki, bunca deneyim ve birikime karşın, ülke olarak öğretmen yetiştiren kurumlarımızı tam geliştiremedik. O güzel kurumlar önce bin bir emekle kuruldu, sonra da yanlış politikalar yüzünden kapatıldı. Örneğin; 1947’de Yüksek Köy Enstitüsü, 1950’de Yüksek Öğretmen Okulu, 1954’te Köy Enstitüleri, 1974’te İlköğretmen Okulları, 1980’de de Eğitim Enstitüleri kapatıldı. 1980 sonrasında, öğretmen yetiştirme işi Milli Eğitim Bakanlığı’ndan alınarak YÖK’e, üniversitelere bırakıldı. Ancak YÖK - MEB işbirliği gerçekleşmedi. Eğitim fakülteleri arasında bir eşgüdüm sağlanamadı. Cumhuriyetin ilk döneminde, özellikle Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati zamanında öğretmenlerin kazandığı saygınlık, yanlış uygulamalar nedeniyle büyük ölçüde kayboldu. 1970’li yıllarda mektupla, kısa süreli kurslarla öğretmen yetiştirilmeye çalışıldı.   1990’dan sonra, öğretmenlik eğitimi almayan her daldan üniversite bitiren, öğretmen yapıldı. AKP döneminde, iş güvencesi olmayan sözleşmeli öğretmenlik uygulaması getirildi. Son yıllarda sayıları 300 bine ulaşan öğretmen adayı, öğretmen açığı olmasına karşın atanmadı. İçlerinde intihar edenler, umudunu kesip başka işlerde çalışan öğretmen adayları var. İktidarlar işin kolayına kaçarak, öğretmen açığını vekil öğretmen ve ücretli öğretmenlik uygulamasıyla karşılamaya çalıştı. Öğretmenler stajyer, uzman, öğretmen, başöğretmen diye ayrıldı. ‘24 Kasım’larda, öğretmenler için güzel sözler söylemek yetmez. Onların sorunları çözülmelidir. İşte onların yıllardır biriken 10 sorununa çözüm önerilerimiz: 1) Öğretmenlerin aylığı, ders ücretleri yükseltilsin; örneğin, en düşük öğretmen aylığı dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın. 2) Sözleşmeli öğretmenlere kadro sağlansın, ücretli uygulamaya son verilsin. 3) Atanmayı bekleyen öğretmen adayları, öğretmen açığına göre kısa sürede atansın. 4) Hazinenin elinde olan Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği’nin

(TÖB-DER)malları tıpkı partilere ve sendikalara yapıldığı gibi, öğretmenlere geri verilsin. 5) İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal  Yardım Sandığı’nın (İLKSAN) tüzüğü demokratikleştirilerek, sandık öğretmenlerin yönetimine bırakılsın. 6) Öğretmen haklarını düzenleyen ILO ve UNESCO’nun ortak belgesi, Türkiye’nin de imzaladığı 5 Ekim 1966 tarihli Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi uygulansın. 7) İleri, çağdaş ülkelerde kabul edilen; öğretmelere toplu sözleşmeli, grevli sendika ve siyaset yapma hakkı tanınsın. 8) Eğitim yöneticilerinin seçimindeki siyasi iktidarın etkisi ortadan kaldırılsın, yöneticilerini öğretmenler seçsin. 9) Eğitim programlarında, ders kitaplarının yazımında, eğitim işlerinde; bütün çağdaş ülkelerde olduğu gibi, öğretmenler söz sahibi olsun. 10) Öğretmenler en az 5 yılda bir, ciddi olarak hizmet içi eğitimden geçirilsin. Eğitim fakülteleri arasında eşgüdüm sağlansın. Tüm meslektaşlarımın gününü içtenlikle kutlarım. Not: Bu yıl Ulusal Eğitim Derneği Eğitim Onur Ödülü’nü, içerdeki değerli bilim adamı Prof. Fatih Hilmioğlu’a, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği ise 24 Kasım Mustafa Necati  Öğretmenlik Onur Ödülü’nü atanamayan öğretmenlere verdi. Her iki derneği de kutlar, Fatih Hilmioğlu’na biran önce özgürlük, genç meslektaşlara da atanma dileriz. 

 

Mustafa Gazalcı - Yurt Gazetesi

Please publish modules in offcanvas position.