Edirne İlköğetim Müfeittişliğinde görevli Ahmet Korkut 17 köy enstitüsünün kuruluşuna memur edilir. Ahmet Korkut köy enstitüsünün Konya Ereğli İvriz köyü çevresinde kurulmasına karar verir. 10 Kasım 1940 da Zanapa’ da yirmi odalı bir ilk okul binası vardır. İşte İvriz Köy Enstitüsü burada 6 sınıflı öğretmen okulu olarak hizmetine Konya ve Niğde’ den gelen 110 öğrencisi ile başlar.
Halkapınarlılar yokluk içinde okulun bütün ihtiyaçlarını kendileri karşılarlar. Öğrenci ve Öğretmenler Zanapa bucağına 7 km uzakta bulunan bugünkü yerine öğrenciler sabah gidip akşam dönmek suretiyle 20 Haziran 1942 gününe kadar yerleşim hazırlığı yaparlar. Kültür tarım ve teknik çalışmalarına 26 Haziran 1942 tarihinde bugünkü yerinde baraka ve çadırlarla başlanmıştır.
İvriz Köy Enstitüsü, 10 Kasım 1940 yılında Halkapınar (Zanapa) bölge okulunda faaliyete geçti. Toroslar' ın eteğinde binalar olmadığı için eğitim ve öğretim ilkbahara kadar orada yapıldı. İlkbaharda suların coştuğu, ağaçların çiçek açıp, kır çiçeklerinin açmasıyla, Hak Vermez yamaçlarında bir ateş yandı.
Bu ateş zamanla Türkiye’ yi aydınlattı ve ısıttı. Bu ateşin ışığından ve ısısından zenginler korktuğu gibi, dünya devletleri ürktü. Bu ateş köy enstitülerinden biri olan İvriz Köy Enstitüsü idi.
İvriz Köy Enstitüsü’ nün temelini 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü atmıştır. Daha sonra öğrenciler, öğretmenler, okul müdürleri, memurları, hizmetçileri kırk tane binayı kendi güçleri ile yapmışlardır. Hatta Ali Cebeci adında bir memur, başka pantolonu olmadığı için pantolonu çıkarıp iç donu ile inşaat da çalışmış eğitim ve öğretim meşalesini yakmışlardır. Bu ışık bu güne kadar yanmış, bugünden sonra da yanmaya devam edecektir.
Köy enstitülerine neden gerek duyuldu? Çünkü Büyük Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra, sıranın kültür ve ekonomik savaşına geldiğine inanır. Başbakanı, Milli Eğitim Bakanını ve üst düzey bürokratları bu savaşı yenmek için araştırma yapmaları emrini verir. UNESCO da eğitim ve öğretimde geri kalmış ülkelere çağrıda bulunur. Atatürk’ ün düşüncesi doğrultusunda çocuğu her yönlü yetiştirmek için köy enstitüleri akla gelir. Bunun için de eğitim ve öğretimin köyden başlaması gerektiğine inanılır. Bu okullara yoksul ve kimsesiz çocukların alınması uygun görülür. Köy muhtarları ve tapu daireleri, vergi daireleri böyle çocukların seçilmesi için görevlendirilir. Yoksul ve kimsesiz köy çocukları bu okullarda okumaya başlar.
Köy enstitülerinin asıl amacı Türkiye Cumhuriyeti’ nin temel ilkelerini halka anlatmaktır. Bu arada yoksul ve kimsesiz köy çocuklarını okutmak ve köylere öğretmen olarak geri göndermek, köylünün kütür seviyesini yükseltmektir. Köy enstitüleri çok programlı bir eğitim ve öğretimin uygulandığı bir yerdir. Burada öğrencilere tavukçuluk, arıcılık, hayvancılık, sağlık bilgileri yanında topraktan ürün alma bilgileri de verilirdi. Çocuk her türlü kültürü ile birlikte köye öğretmen olarak döner. Bildiklerini köyünde uygulamaya koyardı. O günün öğretmeni, köyde belirli bir süre köyde kalmak zorundaydı.
Köy enstitülerinden mezun olan öğretmenler, hiç ekonomik sıkıntıya düşmemişlerdir. Çünkü kendileri de öğretici ve üretici durumundaydılar.
İvriz Köy Enstitüsü de çok programlı bir okul olduğu için orada yetişme şekli şöyleydi. Sabah erken kalkar mütalaa (etüt) yapar, sonra milli oyunlar oynar, kahvaltıdan sonra dersler başlardı. Akşam mütalaa ve yemek ikinci mütalaa, yatak haneler, ayakların yıkanması ve uyku. Sabah diş fırçalamayla günlük faaliyetler başlar ve devamla tarım iş dersinde bağ, bahçe, hayvan bakımı, atölyede çeşitli el işleri yapılırdı. Yaz tatillerinde bağ, bahçe ve hayvan bakımları ile uğraşılırdı. Ekinler biçilir meyveler toplanırdı. Kültürel derslerde başarısızlık kabul edilemezdi. 6 yıl boyunca sınıfta 1 kez kalmak vardı. İkinci yıl da kalınırsa okuldan belgelenirdi. Bu şartlar altında çalışmalar İvriz Köy Enstitüsü çevresi cennet misali yemyeşil, binbir çeşit meyveleri ile çevreye örnek olmuştur. Okul çevrenin kültür merkezi, çevresi de, okulun laboratuarı olmuştur.
Köy enstitülerinde yetişen öğretmenler köydeki ve şehirdeki zenginlerin işine gelmedi. Çünkü işlerinde bedava çalışacak insan kalmayacaktı. Dış güçlerin işine gelmemişti. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde egemenlikleri sürdüremeyeceklerdi. Çok partili dönemle köy enstitüleri kapanmıştır.
İvriz Köy Enstitüsü 4 Şubat 1954 yılında İvriz öğretmen okulu adını almış, atölyesi hizmete girmiş elektrik, su, sinema, hastane, banyo, kanalizasyon gibi modern tesisleri bünyesinde barındırmıştır.
Bahçesinde 3.000 elma 200 kayısı 100 şeftali, 200 armut ağacı 350 vişne ve 18 dönüm bağ yetiştirilmiş. Bu hizmeti tarım şefi Salih Ziya Büyükaksoy ile müdür İhsan Baykal’ ın müdür yardımcısı Hamit Özmenek ve öğretmen Necmi Mutlu’ nun emekleri geçmiştir.
Okul müdürleri sırasıyla Recep Gürel, Sefa Güner, İhsan Baykal, Azmi Devrim, Ramazan Oral, Kamil Açan’ dır.
Köyde yaşayan gençler İvriz Köy Enstitüsünün varlığından haberdar olduklarında buraya gelip okudular. Her biri eğitimci olarak Türkiye' nin her tarafına dağıldılar. En kötü şartlarda bile öncelikli olarak anne, baba ve kardeşlerine maddi olarak destek verdiler. Kardeşlerine ve akrabalarına örnek olarak onların okumasına ve topluma kazanımını sapladılar. Gittikleri yerlere tarım konusunda yardım ederek modern tarıma geçişi ve hayvan ıslahına önemli katkı yaptılar. Kısacası topluma üretici olmayı öğrettiler.
O dönemlerde okuyan öğrencilerin her biri bir müzik aleti çalardı. Her öğrenci herhangi bir sporla uğraşırdı. Hem uygulamalı hemde teorik olarak hayvancılık, sebzecilik, bağcılık ve bahçecilik konusunda her biri bir uzmandı. Ereğli' de hayvancılığın merkezi durumda olmasında İvriz' in katkısı büyüktür....
Formularbeginn