Kırmızılı Kadın Ramazan Çakır

KIRMIZILI KADIN

3 Temmuz 2013, 14:19

Taksim Gezi Parkı eylemlerinin sembolü kırmızı kadındır.

Kısa kollu, yazlık, kırmızı elbisesi, omzuna astığı bez çantasıyla polisin sıktığı biber gazı karşısında öylesine savunmasız, öylesine masum duruyordu ki, işte o duruş, televizyon karşısındaki milyonları harekete geçirdi.

Siyasete karşı isteksiz ve ilgisiz olan kadınları fena halde etkiledi. Bu duruş, Reuters Haber Ajansı, tüm dünyaya duyurdu. Bu fotograf da  Gezi eylemlerinin fonunu oluşturdu. Bu duruşuyla Akademisyen Şehir Planlamacısı Ceyda Sungur, Gezi eylemlerinin gelecek kuşakların da etkilenmesini sağlayacak.

Ceyda Sungur, biber gazı karşısındaki o duruşuyla toplumda büyük çoğunluğu derinden etkiledi.

Kırmızılı kadın Ceyda Sungur, İngiliz The Sunday Telegraph Gazetesi’ne verdiği demeçte, mütevazi bir şekilde şöyle diyordu;

“Sadece bir halk hareketinin parçası oldum. Yüzlerce kişinin maruz kaldığı duruma düştüm.”

Kırmızılı kadın, Türkiye’de facebook, twitter ve tüm sosyal medya da paylaşım rekorları kırdı. Kırmızılı kadın, popüler olduktan sonra, Türk basınından gelen röportaj tekliflerini de reddetti.

Kadınların şiddete, gaza rağmen sokağa çıkması, demokrasimiz ve Türkiye’nin geldiği durumu yansıtması açısından önemlidir.

Çıplak gözle bakıldığında Gezi Parkı eylemlerine katılanların çoğunluğunun eğitimli, modern giyimli kadınlar olduğu görünüyordu.

Konda Araştırma Şirketi, Gezi eylemlerinde kadınların oranının yüzde 50,9 olduğunu söylüyor.

Tencere, tava çalarak eylemi destekleyenlerin de büyük çoğunluğu kadınlardı.

Taksim Meydanı’nda 2-3 yaşında çocuklarıyla gelen, el ele tutuşup şarkılar, türküler söyleyen de kadınlardı.

Çadırlarda çocuklara resim yaptırılıyordu.Ünlü sanatçı  Demet Evger, bu konuda gönüllü çalışıyordu.

Yaşam tarzlarına müdahale, özgürlüklerinin birer birer ellerinden alınması kadınları ve erkekleri harekete geçirmişti.

Taksim Gezi Parkı eylemleri, demokrasi tarihimizin özgürlükler açısından en önemli halk hareketidir. Bu hareket, toplumumuzda demokrasinin ne derece geliştiğinin, kök saldığının da göstergesidir.

Tarihimizde buna benzer birkaç tane kadın hareketi vardır. Bunlardan biri Halide Edip Adıvar’ın Kurtuluş Savaşı’nın fitilini ateşleyen Sultan Ahmet konuşmasıdır.

15 Mayıs 1919'daki İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali üzerine Sultanahmet Meydanı'nda,23 Mayıs 1919 tarihinde düzenlenen miting de Halide Edip Adıvar’ın hem ağlayıp hem de ağlattırdığı duygulu ve muhteşem konuşmasıyla Kurtuluş Savaşı’na coşkulu bir şekilde katılmı sağlamıştı.

İsterseniz bu konuşmanın bazı bölümlerine bakalım,

“Hanımlar, bugün elimizde top, tüfenk denilen alet yok,fakat ondan büyük, ondan kuvvetli bir silahımız var: Hak ve Allah var(Alkışlar). Tüfek ve top düşer, hak ve Allah bakidir. Topun yüzüne tükürecek kadar evlatlar, analar, kalbimizde aşk ve iman, milliyet duygusu var. Biz dünya da millet sınıfına layık bir millet olduğumuzu, erkek, kadın veçocuklarımıza kadar ispat ettik.

……….

Müslümanlar, Türkler, Türk ve Müslüman bugün en kara gününü yaşıyor. Gece, karanlık bir gece... Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp muşâşâ bir sabah yaratacağız. Yalnız ışık geldiği vakit gözümüzü güneşe karanlığı gören baykuşlar gibi açmayalım. Işık geldiği vakit hayatı karşılayacak, karşılayabilecek insanlar halinde bulunalım.

………

Arkadaşlar, Müslümanlar, Türkler, bugün buraya toplanan şu halk kütlesinin bir tek isteği var. O da en tabii haklarının kendisinden alınmamasıdır. İsteyeceğimiz basit, yüksek ve ulvi bir haktır.

……….

Yaşasın milletimiz

Müslümanlar, Türkler: Müslüman ve Türk dünyası en siyah bir matemle dalgalanıyor. Bu günkü heyecan emin olunuz ki Müslüman alemini bir dalga gibi sarsıyor... Biliniz ki küçük görünen Türkiye ve Türkler Müslüman dünyasının başıdır, kalbidir. Türklere indirilmek istenen darbe bütün Müslüman dünyasının kafasını koparmak içindir. Emin olunuz ki Harbi Umumide bir çok Müslüman düşmanlarımızla beraber kan döktük. Galiçya'da, Çanakkale'de, Irak'ta makam-ı hilafete karşı harb ederken onlar adalet için, beşeriyet için harp ettiler, öldüler. Emin olunuz, aldandılar…

………..

Bugün aldanmayalım. hissedilen bir heyecan var. Bunu nsürdürmek için icad edilen yabancı haberlere inanmayalım. (İnanmıyoruz sedaları). Daha dün alemi titreten Almanya, bugün başı önünde geziyor.Kendilerinin olmayan toprakları aleme tevzi etmek isteyenler, hakkın sadası önünde eğilecekler ve hakkı teslim edeceklerdir. Dostu Venizelos'a bir hediye veren Mösyö Klemanso'nun arkasında milletlerin hak ve adalet için harb etmişbir Fransız milleti vardır. Yunan parasıyla çıkan Fransız gazetelerinden birkaçından maadası bütün bu hareketleri şayanı takbih buluyorlar. Türk milletini ve Türkiye'yi parçalamak isteyen Loyt Corc'un arkasındaki bir İngiliz milleti vardır. Klemanso, Loyt Corc'un ve bunlardan mürekkep olan dörtler meclisinin arkasından uyanacak, emin olunuz, büyük harpler vardır”

Tarihimizde bir diğer önemli olay, Çanakkale Savaşları sırasında yaşanmıştır.

Çanakkale Savaşları’nda eli silah tutan tüm erkekler savaşa gönderilmiş, bunun sonucu olarak da devlet dairelerin de çalıştırılacak erkek kalmamıştır. Bunun üzerine yönetm de bulunan İttihat ve Terakki Cemiyeti, devlet dairelerin de bazı kadınların çalışmalarına izin vermiştir. Devlet dairelerin de çalışan kadınlar, çarşafı çıkarmış, Batılı kadınlar gibi giyinmeye başlamıştır. Bunun üzerine halk arasında tepkiler çoğalmış, Talat Paşa Hükümeti, yeni kararlaralmak zorunda kalmıştır. Bu kararı duyan Ziya Gökalp, Talat Paşa’nın kararlarına şiddetle karşı çıkmış, kadınların efkar-ı umumiye baskısına rağmen özgürce giyinmelerini Ziya Gökalp, şu şiiriyle savunmuştur;

“MESLEK KADINI

Dersiniz: "bir genç kız yaşı dolunca

Mutlaka kendine bulur bir koca,

Kocası evine getirir ekmek,

O halde kadına meslek ne gerek?

Kadının mesleği olmaktır karı,

Çıkmasın o sakın bundan dışarı,

Ne lazım erkeğin rakibi olmak,

Değil mi ikisi ezelden ortak;

İşçiye olunca rakip karısı,

Kul artar, ücretin gider yarısı,

İkisi alırlar ayni ücreti.

Ocağın eksilir, artmaz serveti,

Kadın yapsın evi erkeğe cennet.

Erkek de iki kat çalışır elbet!"

Bu sözler hep doğru, fakat her kadın,

Bulur mu bir koca, bulsa da yarın

Bu adam ölmez mi, o halde nasıl

Dersiniz: "kazanma, iste muttasıl!"

Görürken ortada işte binlerce,

Kocasız kadınlar çeker işkence;

Dersiniz: "değiller mesleğe muhtaç;

Ya koca bulmalı, ya kalmalı aç!"

Evvelce melce idi hep zengin evler,

Kadınlar bulurdu sığınacak yeri,

Yaşamak güçleşti, şimdi her erkek

Ancak karısına yedirir yemek.

Sanmayın hepsi de bir yük taşıyor,

Birçoğu hodgamdır, bekâr yaşıyor.

Çünkü var binlerce sefih kocalar,

Ya muttasıl içer, ya kumar oynar,

Kimi de mahpusta alır soluğu;

Aç alır evinde çoluk çocuğu

Bunlar da olmasa kadın insandır.

İnsanın en büyük hakkı irfandır.

Kadın çalışmazsa fikri yükselmez.

Tabii o zaman size denk gelmez.

Diyorsunuz onun eksiktir aklı,

Artırmak istiyor, değil mi hakkı?

Kadın yükselmezse alçalır vatan,

Samimi olamaz onsuz bir irfan,

Hasılı bir heves değil, ihtiyaç.

İstiyor bu anda böyle bir ilaç:

Kocalı, kocasız bütün kadınlar,

Açtılar. Derseniz: "işsiz kalsınlar!"

Derim ki: "o halde kasdiniz mutlak,

Bunları umuma odalık yapmak!”

Taksim Gezi Parkı eylemleri, belli bir örgüt olmadan halkın kendiliğinden başlattığı özgürlük ve hak arama eylemleridir. Kadınların daha etkin olduğu bir harekettir. Kim demiş kadınlar önemsiz diye? Demokrasinin gelişmesi için kadınların ne derece önemli, ne derece istekli olduklarının bu eylemler bir kanıtıdır. Eylemin arkasında gizli güçler aramak boşunadır. Böyle bilinçli okumuş bilinçli bir kitleyi özgür iradelerinin dışın da hiçbir güç harekete geçiremez.

Gezi eylemleri, özgür iradenin bir sonucudur.

Taksim gezi parkı eylemleri basit, yalın,  naif, anlaşılır, şeffaf bir özgürlük ve hak arama hareketidir.

Please publish modules in offcanvas position.