Boykot Meselesi

 Mahir Ataseven

 

İVRİZLİ ARKADAŞLARA ,

 

Ağabeyimiz Dündar Aydoğdu yazmakta olduğu ''ivriz belgeseli'' kitabı için benden boykotun hikayesini yazmamı istedi. Kırk üç yıl aradan sonra yazmak zor. Hepinizin görüşlerinizi, anılarınızı duvarıma yazmanızı istiyorum. sevgi ve saygılarımla.

  • Hasan Şahin: Hangi boykot Mahir? Onu Abidin' e sor.
  • Mahir Ataseven: Ali Berberoğlu arkadaşım, boykotla ilgili çok güzel bir anı yazmış. benim duvarımda, ancak paylaşamıyorum. böyle anılar, görüşler bekliyorum...
  • Mahir Ataseven: Pankartları Durlaz' da hazırlayanlar ve sabah futbol sahasının kuzeyindeki duvara saklayanlar, Hasan Okay, Halit Özyavuz ve kaybettiğimiz Kemal Bircan (Herkül). Bildiri için Ankara' ya gidip gelen tüm yükü omuzlarında taşıyan Hasan Okay. Yazık hiç bir şeyi hatırlamıyor.
  • Hüseyin Aksu: Okulda her hafta öğrencilerle idare arasındaki iletişimi sağlamak için son sınıflardan "Öğrenci Başkanı" ve "Disiplin Başkanı" sırayla olunurdu. Ben de o hafta Öğrenci Başkanı kolluğu ile Mustafa Samıt' da Disiplin Başkanı kolluğu ile görevliydik. Boykota küçük sınıfların katılmaması yönünde bir karar alınmıştı ve boykot diğer sınıflarda olduğu gibi küçük sınıflarda dillendirilmemişti. Fakat boykotun başladığı günün yarısında küçük sınıflar koşarak aramıza katılınca hepimiz çok duygulanmış ve sevinmiştik. Boykot sonrasında yatılılık hakkımız alınarak ödüllendirilmiştik (!). 
  • Hüsnü Yildirimer: ALİ BERBEROĞLU' NUN MAHİR ATASEVEN' İN SAYFASINA YAZDIĞI YAZI...

"Ben 2 ya da 3. sınıftım. Küçücüktüm. Sanırım boykotun son günleri, belki de son günüydü. Okulun, öğrencilerin kullandığı kapısı,yani futbol sahasının olduğu tarafında, sahada ya da o boşlukta topladılar bizi. Askerler koşarak gelip, etrafımızı sarmışlardı. Ellerinde kısa namlulu silahları vardı. Silahların namluları tam olarak bize yönelik değildi, gökyüzüne bakıyor sanki 45 derece kadar bize doğru eğilmişti. Abiler, biz küçükleri sürekli ortaya alıyorlar, ortaya geçmemiz için uyarıyorlardı. Her geçen dakika askerler çemberi daraltıyor, abilerin bütün koruma çabalarına karşın biz küçükler dahi ortada, iyiden iyiye sıkışmaya başlamıştık. Çember daralıyordu. Artık kimse kimseyi duymuyordu sanırım. Küçükler ortada, tüm abilerin yüzleri askerlere dönük. Çember daralıyor. Uğultu.... Sıkışıyoruz ve hep bir ağızdan bir marş patlıyor; ''Olur mu böyle olur mu? Kardeş kardeşi vurur mu?'' Ben söyleyemiyordum. Marşı biliyordum oysa. Boğazım düğüm düğümdü, çözülmüyordu bir türlü. Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamadım. Hayır korkmuyordum. Bilmem belki de korkuyordum. Ama gözyaşlarımın korkuyla ilişkisi olmadığından emindim. Aslında benim küçük yüreğim acıyordu. Hem de çok acıyordu." Birde hani sözleri ''Gelin canlar bir olalım'' türküsünden adapte edilmiş parçamız vardı.Bir dizesinde ''On dokuzlar geçer başa'' diye söylüyorduk.Bu bölüm beni çok etkilerdi.Yıllardır düşünürüm...''On dokuzlar'',abilerimiz bizim,kimisi sürüldü,kimisi okuldan atıldı,elbette çok sıkıntılar çektiler.Yenildiler...Yenildik... Hiç geçemedi onlar başa...Ama biliyorum hiç de başlarını ğmediler...

 

  • MEHMET CEBER' İN MAHİR ATASEVEN' İN SAYFASINA YAZDIĞI YAZI... 

"...1968 ruhu bizi o davaya, MUSTAFA KARATAŞ öğretmenimizin ve MEHMET GÜNAY öğretmenimizin başka yerlere sürgün edilmesi bizleri bu eyleme yönlendirdi. İyi ki de yaşamışız o günleri. Mayamız oralarda mayalandı. O ruh bizi ayakta tuttu, güçlüklere o ruhla direndik.  "SEN YANMAZSAN BEN YANMAZSAM KARANLIKLAR NASIL ÇIKAR AYDINLIĞA..."  Babam evden kovdu, aç kaldım, sokaklar arkadaşım oldu. Daha güzel duvarları yazıladım, daha güzel bildiriler dağıttım, sokak köpekleriyle arkadaş oldum. Çimen ekmekti öğünümüz. BİRİNCİ SİGARASI ndan başkasını içemezdik. Sarı uçlu SAMSUN burjuva sigarasıydı bizim için.  SOSYALİZMİ, PAYLAŞMAYI O GÜNLERDE ÖĞRENDİK . İYİ Kİ ÖĞRENMİŞİZ..."

  • Mahir Ataseven: Teşekkür ederim. Ben yazıyı paylaşamıyordum, iyi oldu.
  •  
  • Hüsnü Yildirimer:  Abi senin sayfanda paylaşma seçeneğin yok. Bende "kopyala yapıştır" yaptım. İmla hatalarını düzelttim...
  •  
  •  Boykot ben orta 3' te iken ilk dönem olmuştu. Demekki 1970 sonbahar aylarında boykot gerçekleşmiş. Mahir abi 18 Ekim 1970 dediğine göre tarih tam tutuyor...
  • Hüseyin Aksu :   Boykot sürerken Ereğli' de yürüyelim diye kararlaştırdık. Minübüslerle Ereğli' ye gittik. Sümerbank Fabrikasının oralarda bir yerde toplandık ve merkeze doğru düzenli sıralar halinde yürüyüşe geçtik. Bu arada sloganlar ve marşlarla ilerliyorduk.Yürüyüş sırasında "Tuna Nehri Akmam Diyor" hep birlikte ıslıkla söyledik. O ayrı bir duygu idi. Yürüyüş sonrasında yanımda kimler vardı şu anda anımsayamıyorum. PTT ye gittik ve okul müdürü Turgut Çımrın' ı aradım. Kendimi emniyetten bir yetkili olarak tanıttım. "Öğrencilerin yürüyüşünün olaysız ve başarılı olduğunu, okul müdürünün istifasını istediklerini, istifa etmezse olayların daha da büyüyeceğini" söyledim. Sözüm bitinceye dek beni dinledi ve "Her istendiğinde istifa etsem benim burada hiç oturmamam gerekir. Yine de uyarınız için teşekkür ederim" diyerek görüşmeyi sonlandırdı.
  • Hüsnü Yildirimer:
  •   Turgut Çımrın bölümüne epeyce güldüm...

19' ları da buraya ekleyelim...

01-ALİ KARA (Vefat etti)

  • 02-AŞIR GÜVENDİK (0.538.317 6692) Konya  03-HALİL BALCI (Vefat etti) 04-HALİL ÇELİK (Heradot) (0.532.472 9492) Silifke  05-HASAN OKAY (0.534.596 9408) İstanbul Zeytinburnu  06-HASAN ÖZCANOĞLU (0.501.211 7951) Karaman  07-İBRAHİM ÇELİK (Vefat etti) 08-MAHİR ATASEVEN (0.505.733 2268) Denizli  09-MEHMET BALCI (0.505.672 9984 ) İzmir  10-MEHMET CEBER (0.537.406 1266) Ereğli  11-MEHMET OKAY (0.505.833 6852) Ereğli 12-NAFİZ GÜVEN (0.505.780 3793) Kayseri  13-NEVZAT ŞİRİN (0.546.776 6250) Hüyük 14-OSMAN TATLIDİL (Avukat) (0.533.576 9121) Ankara  15-RIZA YEŞİLDAL (0.505.443 3898) Karaman 16-SERVET DEVEBACAK (0.535.234 7790) Ankara  17-ŞEVKİ ÖZDEMİR 18-TALAT ÇEVİK (0.543.522 5228) Tekirdağ Malkara 19-YASİN DAĞ (0.532.761 9167) Aydın
  • Hüseyin Aksu: O zaman kendimi 19 ların arasında göremeyince hayret etmiştim.
  • Hüsnü Yildirimer: 19 lardan bilinmeyen bir Şevki Özdemir kaldı. Bilenler varsa yardımcı olsun...
  •  
  • Mahir Ataseven: Hüsnü arkadaş, Halit arkadaşın ''boykot'' şiirini de buraya eklersen iyi olur.
  • BOYKOT VAR!!!!

Bugün bir sonbahar akşamı, Gün mü ters zaman başka mı? Bugün derslere hiç girilmedi, Boykot var sesini herkes dinledi... Okulun bütün sınıfları bomboştu, Tüm öğrenciler bir başka hoştu, Koşun öğrenciler boykot başladı, Herkes birbirine sırtını yasladı... Haksızlığa karşı hep hak dedik, Yemekte kurtlu mercimek yedik, Şarkılar söyledik ardından marşlar, Hep gururlu, onurlu ve dik başlar... Koşun durmayın sizde çılgınca koşun, Gençliğin heyecanıyla hep coşun, Bu mevsim tatlı bir hazan ve esrar, Koşun İvriz'li gençler boykot var.... Halit GÜLCAN 

Manisa 13. 10.2013, 21:45

Hüsnü Yildirimer:  RIZA YEŞİLDAL' DAN MAHİR ATASEVEN' E... İvriz bizim için çok şey ifade ediyordu. Yokluk, yoksulluk içinden sıyrılıp öğretmen olma hevesiyle sınavı kazanıp öğretmen adayı olmuştuk. Ama bundan önemlisi de yemek çeşitlerini, zeytini, takım elbiseyi, iskarpini orada öğrenmiştik. Bizim için çok lükstü İvriz. Geniş bir çevreden oluşan arkadaşlıklar ayrı bir tat veriyordu İvriz' e.  Kış geceleri bizim için yaşamın en zor bölümüydü. Yatakhanelerimiz de soba yoktu.Taban beton ve tavandan da dışarısı görünürdü. Pencerelerden rüzgarlar eserdi. Ama bizim için bulunmaz bir nimetti İvriz. Hastalandığımız zaman revirde tedavi görür, aspirinimizi alırdık. Sınıflarımız yükseldikçe de eksik gördüğümüz şeyleri protesto ederdik. İkinci sınıfta bir kış günü teneffüse çıkmıştık. Arkadaşlar karda kayıyorlardı. Ben de kaydım. Bu arada zil çalmıştı. Son bir kere daha kayayım dedim ve kaydım. Kafamın yere şiddetli bir şekilde vurduğunu anımsıyorum. Şuurumu kaybetmiştim. Herkes sınıfa girdiği için ben de arkadaşlarımla içeri girmişim ve Abdullah Ünlütürk ile İsmail Günay' ın arasına sırama oturmuşum. Dersimiz sosyal bilgiler ve öğretmenimiz de Nevruze Köksal' dı. Öğretmen gelir ve bir ders işler bitirir. Öğretmen sınıftan çıkarken herkesle ben de ayağa kalkmışım. Ders bitmişti ama farkında olmadığım için öğretmen mi geldi dedim? Şuurum yerine gelmişti. Arkadaşlarımın da birşeyden haberi yoktu. Böyle acı bir olay yaşadım. Bu olayın yarattığı beyin sarsıntısını birkaç yıl başdönmesi olarak, göz kararması olarak yaşadım. Tehlikenin farkında değildim.  Kitap okumaya da İvriz' de alışmıştık. Daha çok macera kitapları, Tommiks, Teksas gibi kitaplarla başladık okumaya. Kütüphanemiz kitapça çok zengindi ve bol bol kitap okurduk. Bir gün Mahir Ataseven' den Lenin' in bir kitabını aldım ve okudum. Kitapta Allah' a isyan edenler vardı. Bana çok farklı ve garip gelmişti bu olay. Kitabı bitirdim ve arkadaşıma teslim ederken de tanrıya karşı bu isyan olayını Mahir' e sordum. Bu olayın Rusya' da geçtiğini ve o insanların düşünceleri olduğunu anlattı. İlk siyasi kitap okumaya da böyle alışmıştım. Yeterince olmasa da epeyce kitap okuduk İvriz' de.... Beşinci sınıfa gelmiştik ve artık yanlışlara tepkimiz de artmıştı. Devrimci öğretmenler ve devrimci arkadaşlar okuldan sürülmeye, cezalandırılmaya başlamıştı. Bunlara karşı tepkisiz kalmıyorduk. 1970-71 öğretim yılı başlayalı 19 gün olmuştu ki, öğrenci ve öğretmen kıyımını protesto etmek için boykota başladık. Bir hafta boyunca derslere girmedik. Okulumuza çok sayıda asker gelip boykota engel olmak, sonlandırmak istiyorlardı. Biz her ne kadar dirensek de sonunda boykotu sonlandırttılar. Bütün öğrencileri okul tarafından tutulan otobüslerle memleketlerine yolladılar ve okul süresiz olarak kapatıldı.  İkinci yarıyıldan sonra bazı öğrencilere muhbirlik yaptırılarak boykotu yönetenler ele verilmişti. Son sınıflar tamamen ve ara sınıflardan da birçok öğrenci sürgün edildi. Benim de içinde olduğum 19 kişiye ise öğretmen okulunda okuyamaz, öğretmen olamaz cezası verilmişti. Ben ve Hasan Özcanoğlu Karaman Lisesi' ne başvurduk. Bizi lise ikinci sınıfın derslerinden sözlü sınav yaptılar ve lise sonda okuma hakkı tanıdılar. Okuldan atıldığımız yılın ikinci yarısını Karaman Lisesinde okuyarak bitirdik. Üniversite sınavına başvurup Ankara' ya sınava gittiğimizde Danıştay' a açtığımız davanın yürütmesinin durdurulduğunu öğrendik. Sınavdan sonra da TÖS' ün avukatlarından Halit Çelenk (Deniz Gezmiş' in avukatı) ve Şakir Keçeli avukatlarımızı kazandığı davanın dosyalarını bakanlıktan alıp İvriz' e geldik. 10 günde 15 dersin sınavını verip öğretmen okulundan mezun olduk. Hasan Özcanoğlu, ben Rıza Yeşildal, Nevzat Şirin ve iki arkadaşımızda bu hakkı kazanmıştı. 01.12.1971 yılında İlk göreve başladık. Aradan bir yıl geçmişti ki, Danıştay davayı sonuçlandırmış ve bize öğretmen olamazlar cezası vermişti. Ama biz iki dava arasında kazanılan haklar kaybedilmez kuralınca öğretmenliğe devam ettik. Diğer arkadaşlar aftan yararlanıp öğretmen olma hakkını aldılar. Daha ileride tekrar anılarımızdan yazarım.... RIZA YEŞİLDAL Aşır Güvendik: Şevki Özdemir; Ziraat Bankası müdürlüğünden emekli, Ereğli' de kalıyor. Bence o boykotun hiç bir anlamı yoktu, yüksek okul öğrencileri idare ettiler. O öğrencilerden Adem Akbaş şimdi fanatik Erbakancı olmuş, MTA' dan emekli Konya' da . Olan yoksul öğrencilere, dürüst öğrencilere oldu. Kim kimi buldu, görüştü, kim kime yardımcı oldu? Halil Balcı rahmetlik çok zeki idi. Ama hayat onu parçaladı, öldü gitti. Kim cenazesine gidebildi? Kim neyin var diye sorabildi? Sayın boykot yöneticileri neredeydiler? Şimdi mi aklınıza geldi? Mustafa Karataş İvriz' de olsa da, olmasa da idealini yerine getirirdi. Bizleri yetiştirdi, birazda diğer öğrencileri yetiştirirdi. Boykotun en iyi yönü İvriz Öğretmen Okulunu tanıttı. Mahir Ataseven;  AŞIRIM, görüşlerine saygım sonsuz. Bu görüşlerini boykottan sonra defalarca senden dinledim. Ben de bir hikaye anlatayım.

"Sanırım 1978 yılı. 19' lulardan Aşır Güvendik askeri memur, Halil Çelik üniversite de memur ve telefonda konuşuyorlar:  - lan.......(burada argo bir kelime var yazamıyorum) iyi ki bizi okuldan atmışlar, değilse şimdi hangi köyde sürünüyorduk..." Halil için en çok üzülenlerden biri de benim. Ancak hiç kimseden ''boykot yaptık bizim hayatımızı düzenleyin.'' beklentisi olamaz. Ben de evlendiğimde işsizdim. Bunun için kimseden beklentim olmadı, olamazdı da... Adem Akbaş' ı hatırlamıyorum. Karıştırıyor olabilirsin. Sadece felsefe okuyan bir abimiz (Servet) bir defa okula geldi. Derede görüştüğümüzü hatırlıyorum. Tekrar teşekkür ederim.  Hüsnü Yıldırımer; "Bence o boykotun hiç bir anlamı yoktu..."

Ben buna katılmıyorum. O dönemin mücadele şekillerinden biride boykottu... "... (Boykotu) Yüksek okul öğrencileri idare ettiler. O öğrencilerden Adem Akbaş şimdi fanatik Erbakancı olmuş, MTA' dan emekli Konya' da..." Her dönemde menfaatçi insanlar çıkar. Menfaat insanları öyle yerlere iter ki şaşırmamak mümkün değil. İşte CHP Genel Sekreterliği yapmış Ertuğrul Günay, işte merhum MHP Genel Başkanı ve ülkücülerin efsanevi lideri A. Türkeş' in oğlu Ahmet Kutalmış Türkeş. Adamlar her türlü ulasalcılığın ve emeğin karşıtı yasalara ellerini indirip kaldırıyorlar, aleyhte tek kelime etmiyorlar. Maalesef bu bir gerçek. Halende içimizde ummadığın, hiç beklemediğin menfaatçiler var. Bunlar zamanla kendini gösteriyor. Bu menfaatçilerden kurtulmakta mümkün değil. "... olan yoksul öğrencilere, dürüst öğrencilere oldu..." Buna katılmamak mümkün değil.  "... kim kimi buldu görüştü? Kim kime yardımcı oldu? Halil Balcı rahmetlik çok zeki idi. Ama hayat onu parçaladı, öldü gitti kim cenazesine gidebildi? Kim neyin var diye sorabildi? Sayın boykot yöneticileri neredeydiler? Şimdi mi aklınıza geldi?.." Ben de siyasi faaliyetlerimden dolayı 12 Eylülde gözaltına alındım, işkence gördüm, tutuklandım, cezaevinde yattım,yargılandım. Benim gibi burada olan arkadaşlarımda var. Zaman zaman hayat hikayelerini anlattılar. Ancak iletişim ve imkanlar eskiden bu kadar yoktu. Tesadüfen bir araya gelinebiliyordu. Şimdi iletişim sayesinde doğum günlerini bile kutlayabiliyoruz. Ben anamdan avukat doğmadım. Cezaevinden çıkınca hukuku bitirdim ve avukatlık yapıyorum. Hayatın zorluklarını beraber yaşadık. Hep el yordamıyla hareket ettik. Aynı durum ben cezaevinden çıkınca başımıza geldi. Ama kimseyi suçlamak kendimce yanlıştır. Çünkü herkes ben gibi el yordamıyla hareket ediyordu.  "...Mustafa Karataş İvriz de olsa da, olmasa da idealini yerine getirirdi. Bizleri yetiştirirdi, birazda diğer öğrencileri yetiştirirdi..." Mustafa Karataş bizler için kendini feda eden bir efsanedir. Rahmetli hakkındaki düşüncelereni ve düşüncelerimizi çok güzel ifade etmişsin... "... boykotun en iyi yönü İvriz Öğretmen Okulunu tanıttı..."  Doğrudur.

Burhan Tasyürek :boykot oldu ama ne için yapıldıığını bende bilmiyorum desem yalan olmaz yalnız hiç unutmadığğım bir şey var öğrenciler çoğu zaman öğrenci öğretmen kıyımına paydos diye slogan atıyorlardı Genel olarak şunu söyliyeyim; gerek 12 Mart, gerekse 12 Eylül faşizmi bizler üzerinden silindir gibi geçti.Her türlü baskıyı,her tünrlü eziyetleri bizlere yaptılar. Bu arada Adem Akbaş gibi dönekleri fire verdik. Ama bizde menfaat yoktur, parasal güvencemiz yoktur. Bizlerin mücadelesi her zaman özverili şekilde yapılır. Saygılarımla... SEFER ÇAMLIDAĞ: "O BOYKOTUN EN ÖNEMLİ TARAFI; TÜRKİYE' DE ORTA DERECELİ OKULLAR ARASINDA İLK ÖĞRENCİ HAREKETİ OLMASIYDI. ONUN DIŞINDA BİRİLERİNİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIDIK. O HAREKET ÖĞRENCİLERİN ÇIKARLARI İÇİN YAPILMIŞ BİR HAREKET DEĞİLDİ .BİZ TURGUT ÇIMRIN GİBİ DEMOKRAT BİR MÜDÜRE KARŞI O HAREKETİ YAPMIŞ OLDUK. TAMAMEN YANLIŞTI.  BELKİ BİR ÇOKLARINIZ HATIRLAYACAK BİR TÖREN ESNASINDA SÖYLEDİĞİ ŞU SÖZLER BUGÜN GİBİ HATIRIMDA: "YEŞİLE KARŞI BİR ALLERJİNİZ OLSUN, AMA; BU BİTKİ YEŞİLİNE DEĞİL." DEMİŞTİ. BURADA ESAS AMAÇ MERHUM KARATAŞ HOCAMIZIN BAŞKA BİR OKULA TAYİN EDİLMİŞ OLMASINDAN DOLAYI MERHUM TURGUT ÇIMRIN' A KARŞI BİR OLUŞUM HAREKETİYDİ ÖZÜNDE. BU İDDİALARDA NEDEN BULUNDUĞUMA GELİNCE; BEN O DÖNEMDE BAZI ÖĞRETMENLERİMİZLE EVLERİNDE GÖRÜŞEN BİR ÖĞRENCİ OLDUĞUM İÇİN; ONLARIN BU HAREKETİ ONAYLAMADIKLARINI BİLİYORUM. DAHA DA AÇIK ANLATIMIYLA; MEHMET GÜNAY HOCAMIZ, BURHAN TAŞYÜREK HOCAMIZ HAYATTALAR. BU OLAYIN İÇ YÜZÜNÜ BÜTÜN ÇIPLAKLIĞIYLA ONLAR BİLİYOR. BUNU EN OBJEKTİF OLARAK ANLATACAK KİŞİ DE BURHAN HOCAMDIR. BEN ONLARIN AİLE SOHBETLERİNDE BULUNDUM. NELER KAYBEDİLDİ: BİRİLERİNİN ÇIKARLARI İÇİN; 19 TANE YOKSUL KÖYLÜ ÇOCUĞU OKUMADAN MEN EDİLDİ. SERSEFİL BİR HAYATLARI OLDU. HAYATA GEÇ BAŞLAMAK DURUMUNDA KALDILAR. BÜTÜN DOSTLARA SELAM OLSUN..." Mahir Ataseven; "SEFER ARKADAŞIMA, Turgut Çımrın' a karşı yapılan bir hareket miydi? Mustafa Karataş öğretmenimiz için miydi? 19' lar ser sefil mi oldular? Neden insanlar böyle sonuçlara vardılar? Neden değerlendirmeler hep sığ oldu? ve dolayısı ile neden olay bu kadar basit görüldü? Bu soruları yanıtlamak belki bana düşmez ama, Kendimi yanıtlamak zorunda hissediyorum. Ama şimdi değil. Ne kadar çok görüş alırsam o kadar sağlıklı yanıtlar verebileceğim inancımla sana Çok çok teşekkür ederim." Mustafa Sarı: Bizler köylerde büyümüş, yetişmiş kişiler olarak, ülkenin gerçeklerini görmekten acizdik. Üçüncü sınıftan itibaren Hacı Veli Aldemir' in anlatımları ile, yavaş yavaş mazlum durumda ki emekçi kesimin, içinde bulunduğu durumların nedenlerini öğrenmeye başladık. Okuduğumuz kitaplarda bigilenmemize büyük katkılar sağladı. İleriki sınıflarda Mustafa Karataş ve Mehmet Günay' ın katkıları ile, ezilen kitlenin mazlumiyetini daha da iyi anlamış olduk. Bu hocalarımızın bizlerle dışarda ve derste ki sosyal ilişkilerinin çok iyi olması, bizleri onlara daha çok yaklaştırdı ve fikirlerini benimsetti. Ancak bu hocalarımızın verileri tespit, kıyas ve yorumla ilgili hususlardı. İleriki aşamada nasıl bir siyasi çizgi takip edeceğimiz bizlere bırakılmıştı.

    • Bu boykotun asıl nedeni, büyük çoğunluk tarafından sevilen iki öğretmenin tayinidir. Boykot bir hafta sürdüğünü hatırlıyorum. Birkaç kişi 5. sınıfta not ortalamamız tuttuğundan, yüksek öğretmen okulu sınavına gitme hakkına sahip olduk. Boykot anında müdür Turgut Çımrın, bizzat kendisi anons ederek, bizi idareye davet etti. Reddettik gitmedik. Haliyle bu hakkımızı kaybetmiş olduk. Bir sabah binbaşı mahiyetinde bir askeri tim okula geldi. Futbol sahasının güney-batı köşesinde hepimizi çembere aldılar "Okulunuzu süresiz kapatacağız, sizleri evlerinize göndereceğiz" dediler. "Paramız yok" dedik. "Biz size otobüs tutup toplu olarak ilçelerinize göndereceğiz" dediler. Bu defa "ailelerimizin uzak illerde olduğunu" söyledik. "Onlarında biletini alacağız" dediler. Ne yapsak çaresiz kaldık. Otobüsler geldi doluştuk. Ereğli-Karaman çıkışına kadar yol kenarlarında, belki geri kaçar bunlar diye askerleri sıralamışlardı. Çaresiz evlerimize döndük, yaklaşık 2-3 ay köyümüzde bekledik. Sürgün olduğumuz okulun adını resim öğretmeni Abdurrahman Kaplan' dan telefonla öğrendim.1970 Ocak ayı başlarında Kepirtepe İlköğretim Okuluna yollandık. Orada ben, Mehmet Pekel ve 2 ay sonra gelen Duran Akar' la birlikteydik. Bizler hep ötelenerek zor şartlarla okulu bitirdik. YORUMUM; Bizler o yaşlarda ülkemizin ve halkımızın durumu ile ilgili gerçekleri öğrendik ve ideolojik kültürümüz gelişip şekillendi. Bunda bahsi geçen hocalarımızın katkıları son derece etkili oldu, alt yapımızın oluşumunu sağladılar. Onlara çok meteşekkirim. Bütün bu süreçten sonra, geriye baktığımızda, daha sağlıklı ve gerçekçi bir değerlendirme yapabilmeyi elde etmiş olduk. Şunu hemen vurgulamak isterim. Allah' ı ve koyduğu kuralları tanımayan hiçbir zaman gerçeği göremez ve varamaz. İyi araştırılıp iyi incelenirse yüzde yüz doğruları (Hak yolu) bilmiş olup, beklentilerimizi karşılamış oluruz. Eğer hak yolu değilde, sadece doğru yolu istemiş olursak dünyada ki insanlar adedince doğru yol olur. En tehlikeli yanlış, doğruya en yakın olanıdır. Kapitalizim hürriyeti, sosyalizim eşitliği baz alır. Bunların ikisi de insanlığa zulüm yapmış, günümüzde de bu zulüm halen yaşanmaktadır. Bu sistemlerin tek alternatifi olan İslam ise adaleti baz alır. Bunu savunanlar imanlı, azimli, sabırlı, bilgili, cesaretli ve kararlı olmalıdır. İslam idealinin dışında ki bütün bazlar ve tezler boşa çıkacak umutlardır. Hak yolda olduğunu söyleyip te yanlış yapan, Müslüman geçinenler bizleri sakın aldatmasın. Gerçek İslam' ı gerçek kaynağından öğrenelim ki yoldakilere kızıp suçu yola yüklemeyelim. O yoldakilerin yerini biz alalım. İşte gerçek kurtuluş buradadır. Bir kaşık yoğurt yüz litre sütü bir gecede mayalar yoğurt yapar. İyi bir Müslüman insan dünya insanının mayasıdır. Ama maya bozuk olursa, Müslüman toplulukların bugünkü haline düşülür. Belki kontrast düşüncem ve yorumlarım için sizlerden ters tepki, itham ve isnatlar alacağım. Ben bu yola hiç bir çıkar gözetmeden kendi araştırma ve gayretlerimle girdim. Çok sevdiğim siz arkadaşlarıma da yaşayıp bildiklerimi anlatıp, bu yolda mücadele etmeyi çok isterim. Selam ve saygılarımla....

BURHAN TAŞYÜREK: Boykot oldu ama ne için yapıldığını bende bilmiyorum desem yalan olmaz. Yalnız hiç unutmadığım bir şey var öğrenciler çoğu zaman "Öğrenci öğretmen kıyımına paydos" diye slogan atıyorlardı. NALAN KARATAŞ CEYHAN Sefer Bey Arkadaşım, iyi akşamlar. İvriz' deki boykotla ilgili değerlendirmelerinizden yararlandım. Benim kanaatim odur ki; boykotun sadece bir-iki öğretmenin sürgün edilmesi nedeniyle, Turgut Çımrın' a bir tepki boyutunda olmadığıdır. Böyle bakarsak, olayı çok basite indirgemiş oluruz. O yıllar, bildiğin üzere; özellikle üniversite gençlik olaylarının yoğunlaştığı bir dönemdi. İvriz'  deki olaylar da bu bağlamda değerlendirilmelidir. Çünkü İvriz boykotu, ülkedeki genel sürecin bir parçasıydı. Öğretmenlerin sürgün edilmesi, belki bu bütünün küçük bir ayrıntısı olarak değerlendirilebilir. Bir katkım olabilir düşüncesiyle yazıyorum. Selamlar... SEFER ÇAMLIDAĞ NALAN ARKADAŞIM, BEN BAŞTAN DA BELİRTTİM; BU BOYKOTUN EN ÖNEMLİ YANI: TÜRKİYE' DE ORTA DERECELİ OKULLAR ARASINDA İLK ÖĞRENCİ HAREKETİ OLDUĞUNU BELİRTMİŞTİM. TABİİ Kİ MERHUM HOCAMIN VE MEHMET GÜNAY HOCAMIZIN SÜRGÜN EDİLMESİ, BOYKOTU TETİKLEYEN, ÖNEMLİ UNSURLARDIR. BU DÜŞÜNCEMİ TEKRAR YİNELEMEKTE YARAR GÖRÜYORUM. SAYGI VE SELAMLAR...

Mehmet Duran : Merhaba arkadaşlar! Şimdilik kaydıyla, detaya girmeden, arkadaşların, benim bilgilerimle teyit olamayan birkaç anlatımının yine benim bildiğim yönünü aktarmak istiyorum izninizle. 

1- Doğrusu Mustafa Karataş'ın boykot öncesi yada 12 mart sonrası sürgün edilip edilmediğini doğrusu hatırlayamıyorum. Ancak kendisinin 1968 yılı başlarında Hasan Demiroğlu ile birlikte sürgün edildiğini ve makam tenzili ile sanırım bor ortaokuluna öğretmen olarak gönderildiğini hatırlatmak isterim. Oraya kendisi yalnız gitmiş ailesi ise geride kalmış idi. Bu sürgünle özellikle ailesinin büyük zorluklarla karşılaştığı hepimizin bildiği bir vakıadır. İşin tam burasına belki de birçoğumuzun bilmediği bir gerçekliği de aktarmak istiyorum. O da Karataş ile Çımrın arasındaki olaydan çok daha öncesine dayanan bir arkadaşlık ve dostluk hukukudur. Bu arkadaşlık Çımrın henüz bize müdür olarak gelmezden önce ve her ikisinin de meslek dersleri öğretmeni olmaları zemininde muhtelif yerlerdeki seminerlerde olan tanışıklıklarına dayanmaktadır. Tabiki bunda Turgut Beyin dahi demokrat yapısı önemlidir. Esasen Turgut Beyin bizim okuldaki müdürlüğü kabulü Zamanın popüler milletvekillerinden Necati Kalaycı' nın ısrarı ve İvriz' de Karataş' ın varlığını bilmesidir. Ki Karataş' ın daha önce sürgün edilmişliğini bilse dahi (ki bu konuyu bilmiyorum) O' nun çevresi vardır İvriz' de.. Ve Çımrın buradan destek alacağını ummuşluğu muhakkatır. Ve bu gelişi Karataş canı gönülden istemiş Çımrın' ı cesaretlendirmiştir. Nitekim Çımrın bizim okula geldikten sonra Karataş kendisini defalarca ziyaret etmiş bu ziyaretlerinde mağduriyetini anlatarak geri dönebilmek hususunda kendisine yardımcı olmasını istemiştir O' ndan. Turgut Çımrın da elinden gelen her şeyi yapmak suretiyle Karataş' ın geri dönmesine en önemli katkıyı yapmıştır. Nitekim hafızam beni yanıltmıyorsa geri geldiği zaman Kendisini yeniden Eğitim Şefliğine atamıştı Çımrın. Bu realiteler karşısında arkadaşların bahsini ettikleri ve boykotun Karataş' ın da sürgünü karşısında yapıldığına dair iddialarının doğruluk derecesinin takdiri elbet kendilerinindir ki okul içerisinde "MÜDÜR İSTİFA" diye bağırışlarımızın gerçek nedeni yansıtıp yansıtmadığını da... 2- Yine Hafızam beni yanıltmıyorsa Mehmet Günay boykottan önce değil 12 mart darbesinden sonra en azı boykottan sonra sürgün edilmiş olmalıdır. Bu hususu da takdirlerinize bırakıyorum ki boykota dair değerlendirilmeler yapılırken andığım hususların da nazara alınması daha sağlıklı bir irdelemeye fırsat verecektir zannındayım. Şimdilik kaydıyla bu kadarlık yeter. Tüm arkadaşlara selam, saygı ve sevgiler sunar, hepinize esenlik, sağlık, huzur ve mutluluk dolu nice yıllar dilemekteyim. Hoşça ve hoşluk içinde kalın! Ve Sevgili Hüseyin Aksu! gerçekten bizler mi kararlaştırdık boykota Ereğli' de de devam etmeyi...?

Hüseyin Aksu:  Boykotu yürüten resmi olmayan ama hep karar veren bir gurup...

 

Mehmet Duran : Acaba onlar mıydı dersin? Bahsini ettiğin Ereğli yürüyüşünde önümüze düşen, bizlerden oldukça büyük olan ve bize okuldakinden deha farklı sloganlar attıranlar kimlerdi? Acaba onlar nereden talimat alıyorlardı? Yani Ereğli' de başımıza geçenler...?

Formularbeginn

 

Mustafa sari : Gerçekten boykot belgeselinin öncesi ve sonrası ile kaleme alınıp, yazılıp yorumlanması kitap haline getirilmesi,çok iyi bir hizmet olacağı inancını taşıyorum.Gerçekler detaylarda gizlidir.Olayın ayrntılarına iyice inilip,değişik yorumlamalarla kaleme alınmasını çok önemsiyorum.İvriz'in o günkü konumu,kazandırdıkları,kaybettirdikleri hepsi. O günleri yaşayanların bugünkü olgunlukları anlatıp,yorumlamalarının çok isabetli olacağı kanısındayım.Bende hatırımda olanları kısaca anlatıyım;

 

 

Mustafa sari : Bizler köylerde büyümüş,yetişmiş kişiler olarak,ülkenin gerçeklerini görmekten acizdik.Üçüncü sınıftan itibaren Hacı Veli Aldemir'in anlatımları ile,yavaş yavaş mazlum durumda ki emekçi kesimin, içinde bulunduğu durumların nedenlerini öğrenmeye başladık.Okuduğumuz kitaplarda bigilenmemize büyük katkılar sağladı.İleriki sınıflarda Must.Karataş ve Mehmet Günay'ın katkıları ile,ezilen kitlenin mazlumiyetini daha da iyi anlamış olduk.Bu hocalarımızın bizlerle dışarda ve derste ki sosyal ilişkilerinin çok iyi olması,bizleri onlara daha çok yaklaştırdı ve fikirlerini benimsetti.Ancak bu hocalarımızın verileri tesbit,kıyas ve yorumla ilgili hususlardı.İleriki aşamada nasıl bir siyasi çizgi takip edeceğimiz bizlere bırakılmıştı. Bu boykotun asıl nedeni,büyük çoğunluk tarafından sevilen iki öğretmenin tayinidir.Boykot bir hafta sürdüğünü hatırlıyorum.Birkaç kişi 5.sınıfta not ortalamamız tuttuğundan,yüksek okula sınava gitme hakkına sahip olduk.Boykot anında Md.Turgut Çımrın,bizzat kendisi anons ederek,bizi idareye davet etti,reddettik gitmedik.Haliyle bu hakkımızı kaybetmiş olduk.Bir sabah binbaşı mahiyetinde bir askeri tim okula geldi.Futbol sahasının güney-batı köşesinde hepimizi çembere aldılar.Okulunuzu süresiz kapatacağız,sizleri evlerinize göndereceğiz dediler.Paramız yok dedik.Biz size otobüs tutup toplu olarak ilçelerinize göndereceğiz dediler.Bu defa ailelerimizin uzak illerde olduğunu söyledik.Onlarında biletini alacağız dediler.Ne yapsak çaresiz kaldık.Otobüsler geldi doluştuk.Ereğli-Karaman çıkışına kadar yol kenarlarında,belki geri kaçar bunlar diye askerleri sıralamışlardı.Çaresiz evlerimize döndük,yaklaşık 2-3 ay köyümüzde bekledik.Sürgün olduğumuz okulun adını resim öğretmeni Abdrm.Kaplan'dan telefonla öğrendim.1970 Ocak ayı başlarında Kepirtepe İlköğr. Okulun'a yollandık.Orada ben,Mehmet Pekel ve 2 ay sonra gelen Duran Akar'la birlikteydik.Bizler hep ötelenerek zor şartlarla okulu bitirdik. YORUMUM; Bizler o yaşlarda ülkemizin ve halkımızın durumu ile ilgili gerçekleri öğrendik ve ideolojik kültürümüz gelişip şekillendi.Bunda bahsi geçen hocalarımızın katkıları son derece etkili oldu,alt yapımızın oluşumunu sağladılar.Onlara çok meteşekkirim.Bütün bu süreçten sonra,geriye baktığımızda ,daha sağlıklı ve gerçekçi bir değerlendirme yapabilmeyi elde etmiş olduk.Şunu hemen vurgulamak isterim.Allah'ı ve koyduğu kuralları tanımayan hiçbir zaman gerçeği göremez ve varamaz.İyi araştırılıp iyi incelenirse yüzde yüz doğruları(Hak yolu) bilmiş olup,beklentilerimizi karşılamış oluruz..Eğer hak yolu değilde,sadece doğru yolu istemiş olursak,dünyada ki insanlar adedince doğru yol olur.En tehlikeli yanlış,doğruya en yakın olanıdır.Kapitalizim hürriyeti,sosyalizim eşitliği baz alır.Bunların ikiside insanlığa zülum yapmış,günümüzde de bu zülum halen yaşanmaktadır.Bu sistemlerin tek alternatifi olan İslam ise adaleti baz alır.Bunu savunanlar imanlı,azimli,sabırlı,bilgili,cesaretli ve kararlı olmalıdır.İslam idealinin dışında ki bütün bazlar ve tezler boşa çıkacak umutlardır.Hak yolda olduğunu söyleyipte yanlış yapan, müslüman geçinenler bizleri sakın aldatmasın.Gerçek İslam'ı gerçek kaynağından öğrenelim ki,yoldakilere kızıp suçu yola yüklemeyelim.O yoldakilerin yerini biz alalım.İşte gerçek kurtuluş buradadır..Bir kaşık yoğurt yüz litre sütü bir gecede mayalar yoğurt yapar.İyi bir müslüman insan dünya insanının mayasıdır.Ama maya bozuk olursa,müslüman toplulukların bugünkü haline düşülür.Belki kontrast düşüncem ve yorumlarım için sizlerden ters tepki,itham ve isnatlar alacağım.Ben bu yola hiç bir çıkar gözetmeden kendi araştırma ve gayretlerimle girdim.Çok sevdiğim siz arkadaşlarımada yaşayıp bildiklerimi anlatıp, bu yolda mücadele etmeyi çok isterim.Selam ve saygılarımla.

Hüsnü Yildirimer : Anlatımı beğendim. Yorumum kısmındaki açıklamalarınızı çok açık bir şekilde ve cesaretle anlattığınız için teşekkür ederim. Beğenelim veya beğenmeyelim bu medeni cesaretinizi kutluyorum. Yorumunuzu beğeniyle okudum...

 

Mahir Ataseven : MUSTAFA SARI ARKADAŞIMA,çok güzel.zaten davulun bir yanına vurarak güzel ritim alamayız.farklı düşüncelerin için seni itham etmek gibi bir şey olamaz.doğadaki gelişim zıtların mücadelesi ile olmaktadır.katkılarından dolayı çok çok teşekkür ederim.selamlar arkadaşım.

 

Mustafa sari :  Mahirciğim görüşüne aynen katılıyorum.Hatırlarsan fizik dersini pek sevmezdik,ama labaratuvara gittiğimizde hatırlarsan ters kutuplardan kıvılcım çıkıyordu.

Mustafa Sari : Hüsnü Bey; Dün(29 Ekim)Konya'da idim.Meram yolunda arabamla seyrederken trafik polisi duruttu.Kemer takmayı semem,takılı olmadığından haklı olarak makbuzu kesti bana.Diyecek varmı buna?Ama orada beklerken en az kemersiz altı kişi geçti,onları durutmadı.Niye böyle yapıyorsunuz dedim.Kuyruk uzamasın diye cevabını aldım.Vay halimize deyip makbuzu cebime koydum ve yürüdüm.Takan taksın ben yinede takmıyacağım Hüsnü Bey!

Please publish modules in offcanvas position.