EYLÜL

18 Eylül 2013, 12:01

Eylül, Süryanice üzüm anlamına gelen Aylûl’den türetilmiştir.Üzüm, çok güzel bir meyvedir.

Eski uygarlıklarda üzümün özel bir yeri vardır. İvrizkabartmalarına baktığımızda krallar, Tanrılara üzüm sunarlar.

Eylül, güzel bir aydır. Yazın sonu, sonbaharın başlangıcıdır. Ne yazın kavurucu sıcağı, ne da kışın soğuğu vardır, aşırılıkları yoktur. Serin ve ılık bir hava, insanın adeta ruhunu ve bedenini okşar.

Eylül ayı şairlere ilham kaynağı olmuştur. YahyaKemal, Eylül Sonu isimli şiirinde bu durumu ne güzel anlatır:

“Günler kısaldı... Kanlıca'nın ihtiyarları

Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları

……..

İçtik bu nâdir içki'yi yıllarca kanmadık...

Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!”

…….

Büyük şair Eylül ayında oldukça duygulanmış. Belki de bu şiiri yaşlılık günlerin de yazmıştır. Eylül ayı, özellikle yaşlılar da farklı duygular uyandırır. Yaprakların aheste aheste dökülmesi insana hüzün verir.

Eylül, yeşilin yerini sarıya bıraktığı, hüzünlü bir aydır. İnsanın doğası gereği nedense geçmişi yüceltir, bugünü beğenmez. Yaşlıların bu özelliğine her zaman her yer de rastlarız.

Geçmişi hep güzelmiydi, bugün her şey kötü mü olmuş orası ayrı bir konu…

Kırşehir’in yaşlıları, bu yıl parklarda yerini alamadılar. Parklarımız yok. Beğendik Parkı, ne güzeldi. Bir gecede yapılmıştı, onu çok sevmiştik. Adına Hoca Ahmet Yesevi Parkı denilmişti fakat halk bu ismi pek tutmamış parka Beğendik Parkı demiştik.

Beğendik Park'ı Kırşehir insanının uğrak yeriydi. Genci, yaşlısı her insanın gelip dinlendiği yerdi. Hiçbir park bu kadar sevilmemişti, yapılacak parkların da onun kadar sevileceğini sanmıyorum.

Beğendik Parkı’nın ayrı bir havası vardı. Yeşili, ağaçları, çocukların top oynadığı çimenleri, çiçekleri, havuzu ayrı güzeldi. Onun için de oturmak için yer bulmak her zaman mümkün değildi, insanlar sıra beklerdi. Gece gündüz hangi saatte giderseniz gidin  parkı kalabalıktı.

Parkın yıkılması, insanlarla birlikte ağaçları da üzdü. Parkta kalan üç ağaca bakın, diğer ağaçlara göre daha sarı, daha hüzünlü. Bana mı öyle geldi diye tekrar tekrar baktım, gerçekten de sararmışlardı. Belki de park sakinlerinin gitmesi, çimenlerin, çiçeklerin yok olması, yazın sıcağında sıcak betonla baş başa kalmak onları üzmüştü.

Parkın Kırşehir’in yaşlıları için özel bir yeri vardır. Bu günler de onlara Anıt Meydanı’ndaki ağaçların altı sürekli yaşlılarla dolu. Onlar, belki de huzuru parklar da buluyorlar. Parklar, insanların ne zaman ihtiyaç duysa gideceği yerdir. Her zaman onları sakince beklerler.

Köyden kente göç etmiş bu insanlar, eski ortamlarını çocukluk arkadaşlarını kaybetmişler kızının ve oğlunun evlerin de kalıyorlar, işte bu ortam onlar için sıkıcı, monoton dünyalarının dışına çıkıp farklı yerler arıyorlar. Belki de cami önlerindeki sohbetler onlara istediği huzuru vermiyor, sıkıcı geliyor. Bu atmosfer onların her halde ruhlarını okşamıyor.

Yalnızlıklarından kurtulmak için parklara gidiyorlar. Kendilerini park sakinleriyle bütünleştiriyorlar. Ağaçlar, çiçekler, farklı kişilikler onlar için daha hoş oluyor. Hele bir de sohbet edecek,dertlerini dökecek insan buldukları zaman mutluluklarına diyecek yoktur.İçlerini karartan, onları bunaltan, çevresindeki her türlü olumsuzlukları, tüm dertlerini olanca doğallığıyla anlatıveriyorlar. Üzerlerinden bir yük kalkıyor, rahatlıyorlar.

Eylül ayı, onlar için bulunmaz bir aydır. 

Parklar da doğayla, çiçeklerle, ağaçlarla, sularla, onları horlamayan, ötelemeyen insanlarla baş başadırlar.

Hiç parka gittiniz mi bilmiyorum, benim bu yaşlı insanlarla ara sıra sohbetlerim olur. Öyle dertliler ki dinleseniz siz de onların bu dertlerine ortak olursunuz.

Kimi çocuklarından, kimi gelinlerinden dertli. Halide Edip Sinekli Bakkal’ında bu tür insanların miskin miskin oturduklarını söyler. Duvar kenarlarında oturan bu insanlardan yazarımız pek hoşlanmaz.

Mehmet Rauf, Eylül isimli romanında eylül ayın da yaşanmış bir aşkı anlatır. Eylül romanı ilk psikolojik romanımızdır. 

Eylül ayı, geldi de geçiyor. Sizlerin de parkta oturan bu insanların yanına oturup onları dinlemenizi isterim. Oturacak park da yok ya…

Eylül ayı işte böyle geçiyor.

Bitimli olan her şey gün gelip bitiyor.

Eylül ayı da bitiyor.

İnsana hüzün veriyor.

Please publish modules in offcanvas position.