Ahlen, 13.09.2009
İbrahim Mandal ( Kel İbrahim )
Mahalle kapı komşumuz, galender İbo, İbrahim, lakabı ile Kel İbrahim.
Hepimiz severdik onu, lakabı ile Kel İbrahim diye nitelememiz, onu küçümsemek anlamında asla değildir. Köyde herkes birbirini özellikle lakabı ile anar.Küçük toplum birimleri birbirini iyisiyle, kötüsüyle, eksik ve fazlasıyla taşır, hiç bir zaman hor görmez.Ancak ; o toplum birimine dışarıdan gelen veya dışarıdan nahoş laflar edilecek olursa onu hor görürler, hatta o toplum birimine sokmazlar da.Sağcısıyla, solcusuyla, fanatik dincisiyle, dindarıyla o birim birbiri için vardır, bir anlamda katı bir köy milliyetçiliği sözkonusudur.
Gaybi Köyü öyle bir köydür ve niceleri gibi İbo da köylümüz, gelip geçmiştir.Son anlarını yaşayamadım ama anlatılanlara bakılırsa hüsranlı bir son.
İbo, beş kardeşin en büyüğü olup ana Kamile Hala, baba Mandal Memed. Bir insan olursa ancak Mandal Memed kadar mülayim olur, saf ,temiz, pırıl pırıl, yaşadıklarını sıkmadan uzun uzun anlatırdı. Ana Kamile, sesini oldukça çok duyardık, hiç bir Allah’ın kuluna kötülüğü dokunmamış, karıncayı bile incitmemiştir.
Önce baba Mandal Memed vefat etti, sonra ana Kamile Hala, Cemal ve İbo vefat ettiler.İbo, gerçekten galender ve saftı.Bir kere bir evlilik gerçekleşti ama kısa sürdü.Durmadan çalışırdı, hep çalışırdı, herkesle de sohbet eder, köy dili alışkanlığıyla herkesle de konuşurdu. Yalnız o derece hasta olduğunu bilmiyordum, gerçekten zarasızdı.Sesli olarak radyodan türkü dinlemeyi çok sever ve yapardı da.
Son zamanlarında rahatsızlığı artmış olmalı ki anlatılanlardan anladığıma göre, hastahaneye kaldırmışlar, o gidiş son gidiş olmuş.
İç dünyasını bilemeyiz, bir insanın iç dünyasını anlayabilmek oldukça zor, normal konuşmalar ve ilişkiler içinde zaten ciddi olarak oturup da dertleşme, sohbet etme ortamı pek olmamıştır.Bir yanda oldukça yoksulluk, öbür yanda kalabalık bir hane, köydeki olan bağ-bahçeleri, malları belli, yedi kişilik bir haneyi yedirmek-içirmek, başlıbaşına bir problem.Bütün bu problemler, sorunlar çıplaklığıyla ortada iken kim uğraşabilirdi ki İbrahim ile.En büyük dayanak, köyde yaşamak, böyle bir pozisyonda zaten şehirlerde yaşamak, sorun üstüne sorun getirirdi.Ülkemiz geneline bakıldığında, hesapsız-kitapsız, bilinçsiz bir şekilde şehirlere göç, sonuçlarını dememe gerek yok.
Gerek Yozgat’ ta öğretmenlik yaparken, gerekse yurtdışındayken köye her gelişimde Kamile Hala bir komşu olarak hep „hoşgeldin“ demeye gelirdi.Hiçbir beklentisi olmamaksızın.Onu da unutamam.Sevinirdim de geldiğine.
Rahmetle anıyorum hepsini……
Mustafa Dumlu