Ahlen, 16.02.2010
Daldabir Toplamak
Elmaların hası, anam babam daldabiri. Çok merak ettim hep, kim vermiş bu adı, neden daldabir, niye dalda iki değil, niye kaba elma adı verilmemiş ?
Yaz elması daladabir, elmaların hası bir yaz elmasıdır.Daha başka yaz elmaları da vardır ama daldabirin biraz farklı tarafı vardır.
Severek yenilen daldabir elmasının tarihi nerelere kadar gider bilinmez. Eskiden beyaz kiraz ve sapı uzun vişne pek yoktu, bu nedenle üretimi, bakımı iyi yapılırdı.
Meyve toplamasını oldum olası çok severim, hiç sevmediğim iş ; ekin ve harman işleri. Neredeyse geçmiş yıllarda Gulam’da arpamızı yakacaktım. Harman yeri daha hiç yapmamıştım, yuvak da gerekti, biraz da bu konuda beceriksiz olmam, isteksizlik yüzünden yakacaktım arpayı. Gerçi öyle ahım şahım büyük bir harmanımız da yoktu.
Ama elma toplaması bana ayrı bir zevk verirdi. Ağaçlara çıkmayı zaten severim, bu sevgi de zannederim bizim Gulam’daki bağımızda hemen çardağın önünde gayet büyük olan mor duttan gelir. Dutları iri iri mor ve bitkin olurdu. Altından toplayıp yemeyi hiç sevmezdim, zira yumuşak olan mor dut çabuk ezilir ve zedelenirdi. Dalına çıkıp keyflice yemenin zevki bir ayrı olur. Aslında meyveyi dalından elinin sevdiğini koparıp yemek bir ayrıcalıktır, bu ayrıcalığa sahiptim.
Böylece elma toplaması benim için iş olmamış oluyordu. Eski anam-babam daldabir ağaçları büyük olurdu. Yetişemileyen yerleri çatal ile toplardık. Çatal, bir uzun sırık ve sırığın ucuna elmalaı içinde toplayabilecek şekilde on ile yirmi-yirmi beş santim uzunluğundaki parmak kalınlığında çubukların ustaca belli aralıklarla yanyana getirilip sağlamca tutturulmasıyla yapılır. Çatal diye tanımladığımız, uç dallardaki elmaları berelemeden koparmaya yarayan ilkel ama etkin bir araç olarak niteleyebiliriz. Çatalla elma toplaması insanın hem kollarını, hem de gözünü ve kafasını yorar. Çatalla elma toplarken yukarı bakmak ve kol kaslarının tam konsentre olması yorar. Geçim, mümkün mertebe bir elmayı telef etmemek için bu uğraşı verilirdi.
Merdivenlerimiz olurdu ama her nedense oturaklı ve sağlam olmazdı. Merdivenle de elmalar toplanırdı. Kısacası hem merdivenle, hem çatalla ve hem de ağacın başına çıkılarak elmalar toplanırdı.
Eskiden döküntü de satılırdı. Döküntü ; elmaların altına düşen elmalara denir ve iyilerini pazarada iyi-kötü satardık. Sonraları yol parasını karşılamaz olunca toplamaz olduk, toplananlar da bir ara yarılarak kurutulur, kışın hayvanlara verilirdi.
Kaba olan ve yemesi hoş olan daldabir elması çocukluğumda galiba iyi para ederdi. Eşeklerle pazara götürülmesi yol parasından da tasarrufu sağladığından göze görünürdü. Bazı yıllar iyi bitkin olan elmalara dalları kırılmasın diye dayaklar verirdik. Dayak dediğimiz şey ; ucu çatal olan uzunlu kısalı sırıklar, bu sırıklar bitkin olan dalların altından dalı kaldıracak şekilde destek olacak şekilde dik veya hafif yanlamasına dikilirdi.
Daha sonraları Ayrancı Daldabiri adet oldu. İlk olarak köye kim getirdi onu bilmiyorum ama daha küçük olan bu elmanın toplanması kolaydı. Evlendikten sonra karı-koca toplardık, ben ağaca çıkardım, daldan dala gezerek bazan kovaya toplardım, bazan da elmaları tek tek atarak beraber toplardık.
Geç olgunlaşan daldabirler dallarında kalırdı, zamanla iyice kabalaşır ballanırdı. Tektük de olsa yemek için ağaç ağaç gezdiğimi bilirdim. Başka imkanlarımızın olmadığı günlerin eğlencesi sayılırdı bizler için.
Şimdilerde para versen birilerine, herhalde gidip o elmaların altında gezinmez bile…..
Yokluk, yoksulluk ve imkansızlıklar insanları nerelere yönlendirir ; yaşamak gerek…
Mustafa Dumlu