Ahlen,26.03.2009
Bağlara göçme,yaylalarda konaklama
Kesin bilgiler elimizde bulunmamakla beraber soyumuzda göçebelik olmalı diye düşünüyorum.Keşke,zamanında zamanın büyüklerinden bilgi edinebilseydik,çünkü geçmişimize ait onca araştırmalarıma rağmen fazla bilgi edinemedim.Bilen varsa yazsın veya bize ulaştırırsa biz adına yazalım.
Benim yazacaklarım,bizzat kendi yaşadıklarım ; ellili yıllardan yetmişli yıllara kadar olan zaman kapsamı.
Hatırlayabildiğim ellili yıllardaki yaz aylarından güz aylarına kadar ortalama üç aylık bir zaman dilimi.Köyün Yeniceköy mevkiinden itibaren Durlaz (Yıldızlı) Köyü sınırlarına kadar olan bahçelerin büyük çoğunluğunda çardak olarak adlandırdığımız bağ evleri var idi.Bazı bağlarda hala bu evlerden kalıntı harabeler mevcuttur.
Bu çardaklar gayet basit olarak yapılmış,ihtiyaçlara cevap verebilecek nitelikteydi.Hatta bazı çardakları ev olarak nitelemek daha doğru olur.Birçoğunun kapısı dahi yok ama zamanın insanları arasındaki karşılıklı güven duyguları,itimatların kendisi kapı gibiydi.Tuvalet sorunu haliyle bağlarda hiç sorun olamazdı.Temizlik işleri ise köye nazaran daha da verimli denebilirdi.
Ekmek yapmak,İç Anadolu Bölgesi genelinde meşhur yufka ekmeği yaparak hem yaz ve hem de kış ayları için en güzel bir çözüm idi,her ne kadar o zamanlar biz çocuklar çarşı ekmeği dediğimiz fırın ekmeklerine imrensek de.Bugün itibari ile yufka şehirlerde satılır hale geldi.
Şehre gidiş gelişler zaten sorun değildi,fazla da ihtiyaç duyulmazdı sanırımHer hanenin bir eşeği vardı ve istediği zaman şehre gidebilirdi.
Yaz aylarında yeşilliği az olan köyümüzde yemyeşillikler arasında,meyvenin ve sebzenin o bereketli zamanlarında bağlara göçerek çardaklarda yatmanın kendine özgü bir zevki vardı.Zaman zaman o bağların yüz-iki yüz yıl önceki hallerini kafamda canlandırmaya çalışıyorum,hayal gücüm yetersiz kalıyor,kimbilir kimler geldiiiii kimler geçtiiii.Hangi anılar ve düşüncelerle oralarda yaşadılar,hele Cumhuriyet önceki zamanlarda insanların tamamen insanlara emanet olduğu dönemler.
Bağlara veya yaylaya göçmek;,,,önce konuşmaları,konuşmaların beraberindeki güçlükleri,heyecanları ve telaşları.Ailenin yürüyebilecek halde olan bütün fertleri güçleri dahilinde görev alırlar,evlerden yüklenen gerekli eşyalar bağlara getirilince yavaş yavaş önceden hazırlanmış yerlerine yerleştirilir,babalar tütünlerini sararak keyflerini yaşarlar.
Kanımca en çok da biz çocuklar sevinirdik.Dünyadan habersiz o yokluğun ve yoksulluğun içinde bizce heşeyimiz vardı.Küçücük olaylara sevinebilirdik,oyunlarımız vardı,bahçelerin tamamı bizimdi,canımızın istediği ve bağlarda olan herşey bizimdi.En önemlisi hürdük,küçücük olan dünyamızı biz aklımızca büyütürdük,büyütürdük.Ciddi anlamda kavgalarımız,sürtüşmelerimiz olmazdı,kabullenirdik çevremizde ve içimizde tezahür eden olayları.
Bizim bağ,Durlaz Köyü sınırindadır.Akşamları rahmetli anamla babam Durlaz’a rahmetli Çopurlar’ın Ahmetlere oturmaya giderleri.Bazan korktuğumuz da olurdu,bazı zamanlarda korkuç olan hikayeler,yaşanmışlar anlatılınca.Bizim çardak direk bağlar arasından geçen ana yolun kenarındaydı,uğrak vermeden geçen olmazdı.Hele şafakla beraber Dedeköylüler buğday öğüttürmek üzere Durlaz’a değirmene birkaç eşekle telaşlı gidişleri,taa gerilerden o eşeklerin ayak seslerini duymamak mümkün değildi.
Bağbozumu ve pekmez kaynatması bağların olmazsa olmazlarındandı.İşin güzel olan tarafı,iş ayağındaydı,kaynatılacak üzümler kesildiği gibi kovalarla üzüm oluklarına boşaltılır ve kısa zamanda oluk dolar ve akşam üzümler çiğnenerek suları çıkarılırdı.Odun yeterinden fazla ve pekmez yapmak üzere şıra kazanları,şıra leğenleri tandırlara konarak pekmez yapılır.O pekmezleri bugün bulmak biraz zordur.
Ağustos ayının sonlarına doğru geceleri serin olmaya başlar,o kalın olan yün yorganların önemi de artar.Çardakların köşesine basit olarak yapılmış olan ocaklarda ateş yakılarak ısınırdık ve o ocağın karşısında toplanıp sohbetler etmek ayrı bir zevkti.
Köydeki ev komşuluğu ile bağlardaki bağ komşuluğu biraz farklıdır.Sıtma tarafında Kara Memed Emmim,güneyimizde Ayşa Halam ve Salih Usta (Ereğli’den) ,yine güneyimizde Goca Ali Dayı,doğumuzda Goca Vahdi Dayı,onların bitişiğinde Çilezgiller,Topal Abitter Dayı,Avganlar,bağların en uç noktasında rahmetli SarıDayı (Sarı Mustafa) ve bu şekilde köye doğru diğerleri.
İnsanoğlu olumlu veya olumsuz,zamanına göre yaratıcılığını gösteriyor.
Zaman zaman o günlere gittiğim oluyor.
Mustafa Dumlu