Ahlen,11.08.2009

Günlük yaşamımızın ayrılmazları.

Politika-siyaset ; sözlük ve gerçek anlamları, devlet işlerini düzenleme, ayarlama ve yöntem

Bütün bu söylemleri aşırı şekilde çoğaltmak mümkün.Üç-beş kişi bir araya geldiğimizde konuşacağımız konular kafalarımızda hazır.Ateşli konuşmalar, memleket kurtarmalar, vaatler, vaatler, çırpınmalar, hatır yıkmalar icabında. Şöyle iyice bir düşünsek, sadece bu tür boş şeyler için harcadığımız zamanı daha başka faydalı ; mesela kitap okumak, mesela kırlarda gezinmek, kendi ailemiz için bile belki bu zamanı harcamıyoruz.Yani kendimizle uğraşabilsek, kendimizle cihat yapabilsek, kendimiz ve ailemiz için yapmamız gereken o kadar çok şey var ki, onları yapmak ve onların üzerinde kafa yormak için zaman ayırmayız bile.Hatta Almanya’da biraz da moda oldu ; sanki adam bütün ahiretlik işlerini halletmiş, dini yönden kendinden o kadar emin olarak konuşuyor ki artık sağa sola tavsiyelerde bulunuyor dini yönden.Ama aynı vatandaşa zekatını tam olarak verdin mi diye sorsan, öyle şeylerin söylenmeyeceğini söylüyor.

 

Maalesef biz insanlar çıkarımız sözkonusu olunca neler yaparız, neler yapmayız…….Siyaset demokrasilerin vazgeçilmezidir, demokrasi de önce siyasilerin kendilerinde başlar ve parti olarak o demokrasiyi yaşar, halk da onu görür, kabullenip kabullenmemek seçmenlerin kalmıştır.Bizler sade vatandaş olarak evlerimizde aile reisi olarak aile içi sırlarımızın veya çıkarlarımızın gereği aile bireylerine yasaklar getiririz ki aile kendisini emniyet çemberine almış olur.Bu doğrudur, yanlıştır tartışılabilinir, veya devlet sırların açığa çıkarmak, ortaya dökmek elbetteki hepimizin menfaatine olacağı için suç teşkil eder.

 

Ancak bütün vatandaşların ibretle izlediği, doğruyu konuşmadan önce partisinin öngörüsünü uygulamak zorunluluğu vardır.Her insanın eksileri ve artıları olduğu gibi partilerin de eksi ve artıları sözkonusudur. Ama kaç siyasi partisinden fedekarlık yaparak doğruyu söyleyebilir ? Bir tarafta yapılan yeminler, öbür tarafta Allah için doğruları söylemek hepimizin zorunlu görevidir.İnancı ve imanı olan her müslüman biliyor ki öbür dünyada hiç kimseye öncelik yok, herkes yaptığı kötü şeylerin hesabını hesabını verecek veya suçlarının cezasını çekecektir .Bunları bilmek için özel eğitime gerek yok, hepimiz çocukluğumuzdan itibaren bütün bunları öğrenerek büyüdük.

 

Bence siyaset ve politika din ile pek bağdaşmaz. İslamiyetin dürüstlüğün en yücesini gerektirir.Siyasekt ise her türlü söyleme açıktır.Dinimizin kadına bakışını, Diyanet İşleri Başkanlığı nasıl görüyor ise, bizlerin onu aynen kabullenmesi gerekir diye düşünüyorum.

 Farklı gurupların farklı yorumları olabilir, bilhassa kadınlar ve kızlar konusunda.Her ne olursa olsun kadınlarımız ; kızımız, anamız, bacımız, ninemiz, v.s.Onlar da biz erkekler gibi yaratılmış olup eşdeğerleriz.Toplumda yan yana, omuz omuza yaşamak, evin geçimini birlikte sağlamak zorundayız.İslamiyetin değişik coğrafyalarda yaşanması bazı farklılıkları göz önüne seriyor.İran’lı bir müslüman kadını, Afgan’lı bir kamüslüman kadını veya kızı, Arap bir müslüman kadını, Türk müslüman kadını ve diğer müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerini karşılaştıracak olursak büyük farklılıkların olduğunu görebiliriz. Ülkemiz kadınları bazı Avrupalı ülkelerinin kadınlarından önce seçme ve seçilme hakkını kazanmıştır.Buna mukabil, hala seçim hakkı olmayan müslüman kadınları var dünyada. Ancak ülkemizde olduğu kadar bütün dünyada kadınlar hala ezilmekte, her konuda kolayca suistimala uğrayabilmekte.Bir ülkenin geleceği, o ülke kadınlarının okumuşluk ve her alanda söz sahibi, sorumluluk almalarıyla doğru orantılıdır.Zira çocukların eğitimi, ruh hali ana karnından itibaren anaların ellerindedir.

 

Mustafa Dumlu