Ahlen, 24.01.2010
Şikayetlenme ( Kar ve Yağmur )
Beyaz afet,
Kar ne zaman yurdumuzu terkedecek,
Trafik canavarı,
Kuraklık,
Kıtlık
Doğamız ölüyor,
Göller ve ırmaklar kuruyor,
On beş milyonluk bir şehir sorunlarıyla,
Rahatlık, bolluk……….
Bu saçma sapan cümlecikleri artırabiliriz daha…..
Eskilerimiz, yaşlılarımız kar yağdıkça yaz aylarının iyi geçeceğini söyleyerek sevinirlerdi. Yağmur yağdıkça da bereket bereket diyerek sevinirlerdi. Bugün de söyleyenler mutlaka çoktur ama televizyonda öyle bir haber yapıyorlar ki sanki deprem oluyor.
Bugünkü haberlerde kar ve yağmur sularının bir köprüyü nasıl silip süpürdüğünü gösteriyordu. Haberci köprü yıkılırken beyaz afetten söz ediyordu, demiyordu ki yahu bu köprüyü yapan adama maşallah, nerede bu adam, bir hesap soralım…..
Doğa gereğini yapamazsa zaten doğalık özelliğini yitirir diğer yıldızlardan farkı kalmaz. Dengesini yitiren her canlı sendeler sendeler ve düşmemek için mücadele eder. Doğa dediğimiz tabiat da bir canlı üstelik çok hassas dengeler üzerine kurulmuştur. Bir fizik kanununa göre tabiatta hiçbir şey yitmez, birbirine dönüşür. Zorlamaya gelmez, zorlanırsa sonuçlarını bugünkü dünyada yaşadığımız olaylardan da şikayetlenme hakkına sahip olamayız, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırız.
Yağmur yağmazsa çiftçiler üzülür, hasadın iyi olmayacağından. Bir kısım insanlar da dertlenir keyiflerinin bozulacağından. Elbette her inişin bir de çıkışı vardır. Asıl üzülünecek durum, gerektiği gibi yağmur ve kar yağmazsa o zaman olur.
Kötü hava şartları diye birşey olamaz. Olsa olsa hava şartlarına göre giyinme, hazırlanma şartları olur. Bir Alman atasözü bu sözü teyit eder.
Çocukluk yıllarımda yağan karları bilirim. Bizim evden Camiönüne gitmek pek kolay olmazdı, hayvanları bazan ayakları açılsın diye akara sulamaya götürürdük ve gitmekte onlar bile zorlanırdı ama kimse de hayatından şikayetçi değildi. Kar yağdıkça sevineceğimiz yerde beyaz afet diye şikayetleniyoruz.
Ben emsallerin hepsi gayet iyi bilir, İvriz Barajı yapılmadan önce İvriz Çayı Ereğli’ye kadar belki biraz ileri giderek sulayabildiği arazileri sulardı. Birçok kollara ayrılarak suyun çıktığı yerden itibaren Ereğli’ye kadar olan yerleri sular böylece her taraf sulak olur, her yönden hayat vardı. Suyun fazlası yanılmıyorsam taa Hortu’ya kadar akarak Akgöl’ü Akgöl yapardı. Zannederim Yeşil Ereğli’yi Yeşil Ereğli yapan İvriz Çayı’nın tabii olarak ve suyun gitmesi gerektiği yerlere kadar giderek sulamasıyla Ereğli yeşillenmiş oluyor. Baraj yapıldıktan sonra güya su ziyan olmasın anlayışıyla biriktirildi, o yaz sıcaklarında oldukça uzak yerlere götürülerek su buhar oldu, İvriz Çayından istifade edemeyen halk da önceden dikili meyve bahçelerini sulamak için kuyulara başvurdu ve böylece taban suyu gerçekten tabana vurdu.
Su ; tabii olarak gittiği yere kadar olan yerleri sular.
Kar ve yağmur bereket demek lazım, sevinmek gerek.
Mustafa Dumlu