Ahlen,16.07.2009
Umut Bağladıklarımız………………..
Ümitsiz insanlar yaşayamaz, biz insanlar umutlarla yaşar, geleceğimiz hakkında ona göre planlar yapar ve hayatımızı şekillendirmeye çalışırız.Umutsuz insan, herhalde meyvesiz ağaca benzer.Bu düşünceler bireyseldir.
Ama toplum olarak bazı eksikliklerimiz :
„AB Başkanlığına bir Türk dostu seçildi.“
„ABD Başkanı bir Türk dostudur.“
Hatta bazıları müslüman bile yaptı.
„Jackson müslüman mıydı ?“
„Şu ot kanserin ilacı“
„Dünyanın kaderini bir Türk Deiğştirecek.“
„İtalya Başbakanı tam bir Türk dostu.“
„Türk dostu Yunan Şarkıcı iki ülke arasında bir köprü“
…………………………………………………………………………………
Yabancıların bizim için söyledikleri:
· Çok güzel yemekleriniz var.
· Türklerin misafirperverliği dünyada tektir.
· Ülkenizi pek seviyorum.
· Türkler ılımlı müslümanlardır.
· Ülkemiz hakkında yapılan eleştiriler.
Yukarıdaki vermiş olduğum örneklerin daha yüzlercesi var,hepimizin güncel duyduğu, belki de söylediği cümleciklerle uğraşıyoruz.Herşeyden önce kişiler kendileriyle uğraşmalıdır.Ne yabancıların söyledikleri bizi kurtarır, ne de bizim yabancılara bağladığımız umutlar bizi kurtarır.Onun içindir ki Mustafa Kemal Atatürk kurtuluş savaşında hiçbir yabancı yardımı kabul etmemiş , özellikle de ABD yardım ve himayesini reddetmiştir.Halkına güvenen Mustafa Kemal, o günün imkanlarını sonuna kadar kullanarak dünyaya örnek olmuştur,bugünlere kadar gelebilmişiz.Bu bizim için yaşayan bir örnek olmalıdır.Atatürk demişken özellikle şunu vurgulamak isterim ; Atatürk’ü batı takdir eder ama sevmez, O’nun düşmanları ülkemizde mi çok, yoksa batıda mı çok ?
Osmanlı İmparatorluğu döneminde ve Osmanlı’nın dünyada sözü geçtiği zamanlarda, batıda hayranımız yeterli miktarda vardı.Ne zaman Osmanlı gerilemeye başladı ve : „hasta adam“ demeye başladılar.Aynı dönemlerde bizden de batı hayranları artmaya başladı.Burada batının devletçilik anlayışı ile batı hayranlığını ayırt etmek gerekir.
Artık başta ABD olmak üzere bütün avrupa ülkeleri,hatta daha dün doğu blokunda iken bugün batıya dahil olmuş ve ülkemiz hakkında yol haritasını hep bir ağızdan bir borazan gibi öttürüyorlar.Senin birşey bilmen önemli değil, önemli olan yetkilerle donatılmış olman.Yani, daha düne kadar hiçbir şey değilken bugün birliğin içinde olması söz söyleme hakkını kendilerine veriyorlar. Ne kadar acı bir durum.Oysa her türlü potansiyeli olan ülkemiz elindeki kartları,kozları iyi kullanmak zorunda.Kart demişken şunu özellikle vurgulamak istiyorum : Bildiğimiz iskambil kagıtları ile oynanan her oyunun ayrı bir kuralı,oyun şekli vardır.Avrupa ülkeleri ile bir masaya oturduğun anda oyunun kurallarını iyi bilmek gerekir.Bizim oyunumuzun kuralları ile Avrupada aynı oyunu oynayamayız.Her ülkeyi kendi kuralları ile aşmak bence prensip olmalı.
Ne yazıkki, nasıl bir müslüman olmamız gerektiğini batılılar bize söylüyor,biz aynı ülkelere nasıl bir hıristiyan olmaları gerektiğini söyleyelim bakalım nasıl kıyamet kopar.Bizim kendi çizgimizi kendimiz çizmemiz gerekirken, yukarıda vermiş olduğum örneklerde olduğu gibi,yolumuzdan,amacımızdan saptırmaya çalışıyorlar ; ya da biz kendimiz dış ülkelerin söylemlerinin etkisinden kurtulamıyoruz.Nasıl ki bir ülke içinde insanlar dama-satranç taşları gibiyse,ülkeler de dünyada birer satranç taşları gibidir,sürekli yerlerinden oynatılırlar.
Birinci Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında zamanın güçleri masa başında Ortadoğu ülkelerinin sınırlarını cetvelle çizmişler,bizim sınırları tam olarak çizmeseler de ülkemiz üzerinde oynanan oyunları yaşıyoruz.Hala sınırlarımızı kabul etmeyen ülkeler var.
Sonuç olarak, her ne kadar global bir dünyada yaşıyorsak da ülkemiz hakkında iyi veya kötü kendimiz karar verebilmeliyiz,kendi kaderimizi kendimiz çizmek için uğraşı vermeliyiz,birbirimizi önkoşulsuz kabullenmeliyiz.
Mustafa Dumlu