Ahlen,16.08.2009
Elimize Fırsat Geçse, Yetkili Biri Olsaydık Ne Yapardık ?
 
Biraz tuhaf bir düşünüş tarzı, faraziye ama zaman zaman sohbetlerimizde hepimiz mutlaka bir dilek olarak bibirimize söylemişizdir.
- Ah bir param olsaydı şunu alır, bunu yapardım.
- Ah bir sağlığıma kavuşsaydım da param bile olmasın.
- Bir büyüseydim neler neler yapardım.
- Bana istediğim yetkiyi versinler, bak bakalım iki günde herşey düzelir.
 
Bu tür sızlanma, isteklerin sonu gelmez.İstek ve fırsat bekleme veya güçlü biri olma durumları biz insanların o anki ruh halimize göre, maddi olanaklara göre, yaşa göre, bulunduğu sosyal konuma ve kariyerine göre ……….ve benzeri bir sürü durumlara göre değişkendir, doyumsuzdur.
 
Çocukların çocuğumsu istekleri saf, temiz ve arkasında hesabı-kitabı olmayan bir arzudur.Onlar o isteklerinin yerine getirilmesi için ağlar, sızlar, bağırır, tepinir ve sonuçta isteği yerine geldikten sonra sakindir, barışçıldır.Büyüklerde durum tamamen farklı bir boyut kazanır, sonuçları tehlikeli de olabilir. İnsanlarda az veya çok ; varolan kin ve sevgi duyguları savaş halindedir.Sevgi de kin duyguları da sınırsız olup sevgi sevdikçe çoğalır, ürer. Elbette güçlü insanlarda sevgi ağır basar, kin duygularını saygıya ve sevgiye dönüştürür.Gerçi büyüklük kavramı çok geniş olup herkese göre büyüklüğün başka bir tarifi vardır.
 
Bileği kuvvetli olan da büyüğüm der, parası olan da büyüğüm der, mevkii sahibi olan da büyüğüm der, aşkına kavuşmuş insanlar da büyüğüz der, daha sıralamak, örneklendirmek mümkün.
 
İlkokulda öğretmenlik yaparken zaman zaman çocuklara sorardım ; büyüyünce ne olacaksın diye.Yanıtlar hemen hemen hep aynı ; doktor, avukat, polis ve daha buna benzerleri.Amaçlar ise hep yine aynı ; zengin olmak, arabalar satın almak, lüks evlerde oturmak ve benzerleri.
 
Fırsatları fırsat saymayan, bir başka deyimle olumlu yönde de fırsat  kollayan yeterli insan vardır.Düşünün bir kere, bir insanın iyilik ve yardım yapmak için fırsat kolladığını.Yok mu yani, hem de yeteri kadar.Bu konu üzerinde durmaya gerek yok, zaten olumlu.Benim asıl üzerinde durmak istediğim ; çıkar elde etmek için türlü rezaletlerle kendisini rezil edenler, menfati için gözünü kırpmadan ve insanlara acımasızca davranan, menfaati için binleri hiçe sayan, insani duygularını yitirmiş olanlarla.
 
Asıl savaş masa başında yapılır, masa başında kazanılır.Cephede sadece insanlar, askerler ve siviller, bilhassa kadın ve çocuklar ölür, hesaplar masada hazırlanır, pastadan kim aslan payını alır, herhalde savaşan erler değil.Aslında ne için savaş yaptığını da pek bilmez, ama severek canını verir.Kim kimin için savaşır, mücadele eder ? Amerikan askerleri Irak’ta, Afganistan’da savaşıyor.Nedir bu askerlerin amacı, kazançları nedir, kimin için savaşıyor ? Televizyonlarda konuşturdukları zaman askerler gururla memleket kurtarmak için savaştılarını söylüyorlar ama acaba fırsat ellerinde olsa savaşırlar mıydı ? Zaten savaşan askerler de gariban takımındandır. Herhalde ülke yönetiminde söz sahibi olan bürokratların çocukları değildir.Bildiğim kadarıyla Alman kamuoyu sürekli şunu söylüyor : Biz Afganistan’da neyimizi kaybettik, ne arıyor bizim askerler orada. Çünkü biliyorlar orada bir menfaatlerinin olmadığını.
 
Her izinimde şöyle bir bakıyorum, insanların konuşmalarına ve sonuçlarına, acı bir sonuç ve kimse menfaati olmadan bir iş yapmıyor, yakın akrabalar hariç menfaatin olmadığı yerde sorulmuyorsun bile.Peki aynı insanlar nasıl ülkesi için canını verebiliyor.Zaten ülkesinde kaybedecek fazla bir şeyi de yok.Bir canı, çoluğu çocuğu, varsa biraz malı ve evi.Ona gelene kadar çok daha fazlasını kaybedecek binlerce insan var.Acaba elimize istediğimiz fırsatı verseler, güçlü ve yetkili bir olsaydık, neleri değiştirirdik ?
 
Allah kimsenin fırsatını kimseye nasip etmesin.
 
Mustafa Dumlu

Please publish modules in offcanvas position.