Konya-Ereğli, 1 mayıs 2009

Bolluk İçinde Yoksulluk-Zenginlik İçinde Fakirlik ve Bütün Dinlerin Ortak Noktası....

 

Söze bir atasözü ile başlamak istiyorum : „Sulu derede susuz gezerim.“

 

Sebebi nedir,nasıl olmuş gerçek olay,bilmem ama sulu derede susuz dolaşılır mı? Ben mecazi anlamda ve ülkemiz-dünyamız bazında bu atasözünden yola çıkarak kendi kendimize olduğu kadar insanlardan sorumlu olanlar,ahkam kesenlre sormamız gereken sorular üzerinde durmak istiyorum.Gerçi yine bir atasözü bu sorulara olumsuz da olsa yanıt veriyor : „Tok açın halinden ne anlar ?“

 

Ülkemizin besleyebileceği nüfus;bugün itibarı ile kat kat fazlasısını uzun yıllar dışarıya bağımlı kalmamasızın besler,doyurur,doyurur,besler,eğer paylaşım hakça olacak olursa.Hak denince hepimiz oradayız,paylaşım denince hakeza.

 

Hepimizin günlük olarak yaşadığımız ve gördüğümüz;bir tarafta bolluk içinde kazanmadığı ve hak etmediği maddiyatı korkunç bir savurganlık ve sorumsuzluk içinde harcayanlar,öbür tarafta çöpten nafakasını elde etmeye çalışanlar,bir taraftan „Allah herkese de bol bol versin“ deyip de birazcık paylaşmak için kaçınanlar,bir taraftan mecliste bir sandalye kapmak için veremiyecekleri vaatleri vadedenler ve bu uğurda pervazsızca yalan söyleyenler,bir tarafta insanların samimi dini duygularını sömürerek mevkii sahibi olanlar,öbür tarafta bir tencere kaynatabilmek için pazar yerinden arta kalanları toplayanlar,bir taraftan kendi etini satabilecek kadar gururunu ayak altına almak zorunda olan insanlar,öbür tarafta „Allah’tan başka kimsenin önünde eğilmem „ deyip de insanların önünde el-pençe duranlar,bir tarafta gayet samimi müslümanların fakir müslüman kardeşlerine yapmış olduğu hibeler-paralar,öbür tarafta bu paralardan istifade edenler,ki ayrıca toplum önünde iltifat görürler,bir tarafta kızıl omuz gücüyle ailesini doyurabilmek için taş sökenler,öbür tarafta onun kazandığını bahşiş verenler,“israf haramdır „deyip de önüne konan nimetin çoğunu çöpe atanlar,dilenenler,hergün için bugün veya yarın ne yiyeceğiz“ diye tasa çekenler,…………………………………..

 

Bütün bu saydıklarım bilinmeyen şeyler değil,bence anlaşılması güç olan;yanlış ve doğru olmayanların inatla hala neden peşinden gidilmesi.Doğru tektir,ama bir insan çıkar da derse ki „arkadaş,ben çıkarım ve menfaatim için seni satıyorum“ o anlaşılır bir şey.Nasıl ki eksi-artı,gece-gündüz………..zıtlıklar bir arada bulunamazsa ,aynı şekilde dürüstlük ve menfaat da bir arada bulunamaz.( Menfaatı burada başkaların hakkını yiyen anlamda algılıyorum).

 

Bollu içinde açlık,bolluk içinde sefalet,bolluk içinde dilencilik………..saymakla bitmez.Her kime anasından,babasından intikal etmiş ki azınlık denecek kadar refah içinde yaşayabilirler.Gerçi „hayat bir kumardır“ diyen boşa dememiştir.Bir insan ne kadar çalışırsa çalışsın,hayatı boyunca kazanacağı,edineceği servet bellidir.Ticaret legal olup dinimizce de caizdir,ancak kimlere ticaret hakkı tanınır,kimler bu haklardan istifade etme hakkına sahiptir,yasalara göre herkes,gerçek yaşamda belli ayrıcalıklı olanlar.Hakkı olan ve payına düşmesi gereken payını alamayan insanlar doğal olarak değişik yollara başvurarak bir şekilde yaşamını idame ettirecektir.Böylece yolsuzluk,hırsızlık gibi hoş olmayan toplumsal karagaşa,insanların var olan insani değerlerinde dejenere yaşanması kaçınılmaz olacaktır.

 

Toplumsal olarak hakka dayanan bir paylaşımı yaşayabilirsek toplumsal barış onu takip edecektir.Ne yazıkki maddiyatçılığın ve egoistliğin sonucu öncemizde var olan insani değerler yavaş yavaş yitip gitmekte.

 

Satın alınması mümkün olmayan değerlerimiz…………..

Mustafa Dumlu

Please publish modules in offcanvas position.