Ahlen,09.07.2009
Toplumumuzda Aile Yapısı-Aile İçi Eğitimi ve Şiddet Uygulaması
Aile,her toplumun temel ögesidir,vazgeçilmezidir.
Her ülke,toplumunu teşkil eden aile bütünlüğüne önem verir.Bir toplumda aile yapısını,o toplumun dini inançları,gelenek ve görenekleri,coğrafi özellikleri ve buna benzer diğer etkenleri doğrudan etkiler.Aynı dine mensup olan değişik uluslarda aile yapısında farklılıklar olabilir.
Ortak bir özellik olarak her toplum için geçerli olan aile prensipleri,yapısı ve kuralları vardır.Benim üzerinde birazcık durmak istediğim, karşılaştırmalı olarak ülkemizde ve Avrupada aile yapıları,aile denince kastedilenler.
Hepimizin,ülkemizdeki aile yapısı hakkında bildiği,duyduğu,gördüğü çok şeyler vardır.Aile yapılanmasında yıldan yıla değişimler olabiliyor.Elli sene önceki aile yapısı ve anlayışıyla bugünün aile yapısı ve anlayışında mutlaka farklılıklar var.
Batı toplumlarında büyük aile anlayışı-yapısı yok denecek kadar azaldı denebilir.Bizim gelenek ve göreneklerimizden büyük ölçüde etkilenen büyük aile yapısı hala devam etmekte olup azalmakta olduğu da bir gerçektir.Geçim sıkıntısından ziyade insanların birbirleri ile geçinmelerinde zorluklar çoğaldı veya da herkes artık kendi hayatının tadını yalnız olarak çıkarmak istiyor,paylaşmak,fedakarlık yapmak sorun haline geliyor.Çocukları büyük aile içinde büyümesi en sağlıkı olanıdır.Anne-baba sevgisinin yanında nine-dede sevgisinin,şefkatinin yeri ayrıdır.Ben bu eksikliği hala yaşıyorum.
Aile içi şiddet toplumumuzda her ne kadar azalma gösterse de hala devam etmektedir.Bu şiddet,ille de silme tokat olması gerekmez.Baskı,mutlak otoriterlik de bir şiddet olup etkileri daha uzun sürelidir.Köylerde aile içi şiddet daha azdır diyebilirim.Zira köy kapalı bir toplum gibi,köyün bütünü bir aile gibi olup birbirlerini olumlu olarak her yönden desteklerler,etkileşim daha çabuk gerçekleşir.
Okullardaki öğretmenlerin şiddet uygulaması bu gün itibarı ile ne durumda tam bilemiyorum.Çevremden edindiğim intiba hiç de olumlu değil,hala okuttuğu öğrencisini hor görebilen,veya okulda öğretmediğini özel dershanelerde öğreten öğretmenlerden ben fazla bir şey beklemem.Çocuklar üzerinden kazanç elde etme anlayışına sahip olan bir öğretmen ille de özel dershaneye gelenle gelmiyen öğrenciler arasında ayrım yapma eğiliminde olabilir.
Medyaya gelince,haberdar etme,haberleşme aracı olma konumu ile büyük bir görevi üstlenmiş oluyor.Ama yapacağı hatalar,yanıltmalar ayrı bir sorumluluk gerektirir.
Medya,özellikle televizyon kanalları,sadece ana haber bültenleri yarım saatten bir saate yakın,haberlerin uzunluğu bir yana,şiddet içeren ve tecavüz-vurma,öldürme gibi ne kadar haber varsa gösteriliyor,bir şekilde çocuklar da bu haberlerden haberdar olarak gizli bir özenti duygusu yaşıyarak çocukluk duygusundan uzak büyüyorlar.TV dizileri ona keza,sanki Türklerin hayatı vur-kır-kes-as gibi şiddeti tetikleyen dizilerle günler geçiyor.Avrupada tv haberlerinde veya yazılı medyada bizde saatlerce gösterilen haberler,gayet kısa ve net,mümkün mertebe görüntü olmamaksızın,veya şiddeti içeren haberler gayet kısa olarak. Ayrıca,ailelerin de çocukların televizyon seyretmesi konusunda hassas olduklarını söyleyebilirim.
Şiddet ortamında büyüyen,gelişen çocuklar,birgün fırsat ellerine geçtiğinde kendileri de uygulamaya meyilli olabilecektır.Öğretmenlerimize büyük ve zor bir görev düşüyor,eğiticilikleriyle bu zorlukları aşabilmek,göğüslemek.
Mustafa Dumlu