Ahlen, 31.08.2009
Seksenli Yılların İzin Havası
 
Çocukluk ve gençlik yıllarımda gurbet kelimesinin anlamı çok acıklıydı.
 
İnsanlar oldum olası hep bir yerlere gider gelirler.Memleketinin sınırları dışına çalışmaya gidenler, askere gidenler için „gurbete-sılaya gitti „ derlerdi. Ekmeğini kazanmak üzere yerlerinden göçenler o kadar çoğaldı ki gurbet kelimesi eskisi kadar kullanılmaz oldu, sadece „yurtdışında çalışıyor, yurtdışında „ diye belirtiliyor, veya „Ankara’da, İstanbul’da veya hangi şehirde çalışıyorsa şu şehirde“ denilip geçiyor.
 
Yirmibeş-otuz yıllık beraberliğin ardından hemen hemen bütün çocukluk ve gençlik yıllarının arkadaşlıkları ayrılığa dönüştü, geriye sadece hatıralar-anılar kaldı. Hüzünlü bir durum, onca yıl beraber ol, yapmadığın, etmediğin kalmamış, onca yaşanmışlıkların ardından belki de bir daha hiç görüşememek üzere tamamen ayrılık. Kabul edilir gibi değil.
 
Ekmek kavgası insanları ficik ficik oraya buraya dağıttı.Çalışmak ve ekmeğini kazanmak üzere gurbete dağılan bunca insanlar illede birbirlerini unutmak zorunda değiller, zaman zaman bir araya gelme imkanları da doğabiliyor. Aynı ayrılıklar akrabalar arasında bile yaşanıyor. Abartı değil, hemde köyümüzden, ismini vermiyorum, çok yakın iki genç yakın akraba. Ankara’dan otobüsle Ereğli’ye geliyorlar.Yolculuk esnasında birbirlerini görmelerine rağmen akraba iki genç ancak aynı eve geldiklerinde tanışabiliyorlar, akraba olduklarını öğrenebiliyorlar mekan ve yer sayesinde.
 
Her yurtdışındaki vatandaş gibi ben de seksenli yıllarda araba ile izine geldim.Ama ne geliş, ne geliş. Kafalarda kavak yelleri eserek, onlarca riskleri hiçe sayarak bir an evvel Ereğli’de olabilmek.Zaten millet olarak duygusal bir milletiz, mantıkla değil duygusallık ile ortalama üç gün süren yolculuk, üç gün araba sürmek. O duyguları ifade edbilme yeteneğim yok, kafalar bir orada bir burada.
 
O yılların izncileri ayrı bir havalı idi.Tasvip etmediğim ve hiç bir zaman da hoş görmediğim bir davranış türü.Şimdiki yıllara göre seksenli yılların ekonomik koşulları oldukça farklıydı.Arabalarla izine gelenlerden bazı görgüsüz kesim arabası ile hava atmasını pek sever ve fakir olan gerek köyümüz halkı, gerekse çevre halkını imrendirirdi, nisbet yapardı ki en adi bir davranış olarak niteliyorum.
 
Şimdilerde araba ülkemizde de arttı, herşey tersine döndü, imrenenler imrenilecek konuma geldi.Gerçekten bir şey yerken, içerken, alırken karşındaki insanların durumunu göz önünde tutmak, o insanları imrendirecek hareket ve tavırlardan kaçınmak gerekir diye düşünüyorum.Bazı görgüsüzler daha da ileri giderek adeta karşısındakini küçük görmek uğruna inadına maddi varlığından başka bir şey konuşmaz.Oysa Avrupada ne kadar ezilmiştir, hor görülmüştür, halen de devam eder, onlardan pek dem vurmaz.
 
Çalışmak güzel bir şeydir.Nere olursa olsun, nasıl bir iş olursa olsun, önemli olan onur ve gururu ile çalışması.Ne yazık ki etki-tepki sonucu karşılıklı alerjik oluşumlar ortaya çıkmıştır.Maddiyatına karşılık eğitim olanaklarından yararlanamamıştır.
Mustafa Dumlu
 

Please publish modules in offcanvas position.