Ahlen, 10.09.2009
Yaşlılığın Sorunları ve Yaptırım Gücünün El Değiştirmesi
Canlılar doğar, büyür ve günü gelince ömrünü tamamlar. Tabiatın kanunu, dünya böyle yaratılmış, yaratan bu kanunları bu şekilde yaratmış.
Doğadaki bütün canlılarda yaşam süreci nasıl ise biz insanlarda da aynısıdır.Hakim olan doğada olduğu gibi biz insanlarda da erkektir.Fiziken güçlü olan erkek psikolojik olarak da dişilere hükmeder.Bu durum sadece ülkemizde değil Avrupada da aynıdır.Sadece batılı kadınlara olanaklar daha fazla sunulmuş.Bizdeki bazı gelenek ve görenekler, toplum baskısı kadın üzerinde daha fazladır.İslamiyete göre kadına baskı var veya yok, bu konuda birşey yazmam doğru olmaz, bu konunun ehli değilim.
Kadın da olsa, erkekte olsa her birey zamanını yaşar, gücünü, güzelliğini kullalnır, hükmünü sürdürür gününü yaşar.Bayan olarak çok az aile vardır evin idaresini eline alsın, hükmünü sürdüren kadın vardır.Ezici çoğunluk olarak aile reisi erkektir, babadır, baba ölmüşse evin büyük oğludur.Evde erkek yoksa, dul kadın olarak toplumumuzda yaşamını sürdürmede zorlukla yaşayabilir, maalesef bu böyle, duyuyoruz, görüyoruz ve hatta yaşadığımız bile vakidir.Gücü elinde tutan erkek, bir namus olayına karışırsa kadının işi kötü, kötü gözle bakılır, evlenmesinde mutlaka sorun yaşar, aynı sorunları erkek yaşamaz.Başka deyişle, namus kadına istinaden konuşulur, uygulanır, erkeğe karşı daha hafif uygulanır.
Aynı olaylar bir başka müslüman ülkede daha da acımasız olarak uygulanır.tecavüze uğrayan bir kadın veya kız recm ile karşı karşıyadır. Yani kadın taşlanarak acımasızca , vahşice öldürülür, üstelik taş atanların içinde bayanlar da vardır.Erkeğe sadece kırbaç cezası verilir, kırbaç erkeği öldürmez, yaraları iyileştikten sonra erkek aynı naneyi yiyebilir.
Her canlı gibi yavaş yavaş erkek de güçten düşmeye başlar, iktidarsızlığa doğru ilk hüsranlarını yaşamaya zor da olsa kendini hazırlamak zorunluluğunu hisseder.Kadınına hükmeden erkek, yetkilerinin bir kısmını devretmeye başlar, daha mülayimleşir, aynı zamanda da yetki ve etkisinin azalmasıyla birlikte hırçınlaşır da. Çelişkili gibi gelse de insana, çelişki olmayıp doğasının verdiği anlayışı yaşamaktadır.
Bir kadının bir erkeğe baktığı kadar, bir erkek kadınına bakamaz, bakar bakmasına da becerebildiği kadarıyla.Bu nedenle yetkisini kadınına veya oğluna verme zorunluluğu doğar, öbür tarafta ise, yaşlanmaya parelel olarak fiziken ve psikolojik olarak da yavaş yavaş çökecek, yeten gücü yetmeyecek, geçerli olan sözü geçmez olacak, resmen yaşlı muamelesi görmeye başlayacak.Tek gücü, varsa maddiyatı, o da bir yere kadar.Eğer sevilen, sayılan bir kişi ise sevgi ve saygısına istinaden sözü, hatırı geçerli olacak, sayılmaya devam edilecek. Bu yönüyle, müşvik olan analar, yaşlansa da analık sevgisine istinaden hiç bir kayıp vermemeksizin olan etkinliği aynen devam edecek, hatta artabilecektir de.
„Attan inip eşeğe binmek „ gerçekten insana dokunur.Kesin olarak diyemesek de öyle zannediyorum ki erkek için kabulu zor bir durum olsa gerek.Yeni yuvasını kuran genç ailelerde baba evine götürdüğü ekmeğin gururunu yaşamakta çok haklıdır.Genç, güçlü aslanların avlanmasında azamet, yaşlılığında zayıflamış, güçsüz hayvanların oyuncağı haline gelmesi nasıl vahim ve hüzünlü ise kendini çok güçlü hissedip de gücünü yitiren erkeklerin durumu da aynıdır.Psikolojik olarak bu durumunu kabullenmesi belki de daha zordur.Ancak, biz insanlar doğayı biliyoruz, doğada olaylar nasıl gelişiyorsa insanlarda da aynısı.
Mustafa Dumlu