Ahlen, 21.07.2009
Bir İnsan Nasıl Kariyer Sahibi ve Zengin olabilir ?
Öncelikle şu kelimelerin anlamını ve günlük yaşamımızdaki yerini tesbit etmeye çalışalım :
Dürüst olmak-Suistimal etmek : Zıt olan bu iki kavramdan hangisini günlük yaşamımızda daha çok yaparız ? „Ben ve Biz „ olarak düşünmek üzere.
Bizler, ben olarak bir devlet dairesinde iş yaptırmamız gerekirse, hastahanede işimiz olsa,doktora gitsek, fabrikada çalışan işçilerimiz olsa, birine bir soru yöneltsek ve buna benzer kaşımızdan bir beklenti olarak ne yaparsak yapalım ; bütün Ben’lerin karşısındakinden tabii olarak beklentisi, işinin yapılması, karşısındakinin dürüst olmasını bekler. Ama bu Ben olan kişi, işinin yapılması için beklediği dürüstlüğü kendisi yapar mı ?
Bütün amaç, yapılması gereken işin her ne pahasına olursa olsun, yeter ki iş bitmiş olsun.Buradaki soru bana göre : Dürüst olmak mı kolay-zor, yoksa suistimalcilik mi ?
Sahtekarlık, sahtecilik-Dürüst olmak : Her işin sahtekarlığı vardır. Kendimiz dahil bütün tanıdıklarımızı teker teker süzgeçten geçirelim, mutlaka ve mutlaka sahte cinsinden bir sürü tanıdıklarımız, belki arkadaşlarımız, akrabalarımız ve zaman zaman da kendimiz sahte durumlarına düşüyoruz, sahteler var, hem de yeterli miktarda.Benim için burada önem arzeden durum ; bile bile, göre göre, belki de korkarak olan ve yaşanan bu sahtekarlıklara karşı çıkmamamız, hatta ona sahip çıkmamız. Sonucunu toplum olarak acı meyvelerini toplayarak yaşıyoruz.
Yalan beyan vermek, etmek-Dürüst olmak : „İnsan ne çekerse dilinden çeker „
Dinimizde iki veya üç yerde yalan söyleme durumu sözkonusu olabilirmiş.Kesin bilmiyorum ama yine de yazmadan edemedim.Birincisi savaş zamanlarında canını kurtarmak için, ikincisi bir ailenin yıkılmaması için yalan söylenebilirmiş, üçüncüsünü de bilmiyorum.Yazdığım yanlış ise bildiğim bu kadar, yanlış yazmışsam kötü niyetimden değil, bildiğim bu kadar olduğu için.Yalan söylemek ve olmadık şeylerin lafını etmek yüzünden binlerce insan hayatından olmuştur, bir o kadarı da mutlaka hapishanelere düşmüştür.Bunların herkesin bildiği şeyler olup aynı tavrın devam ettiğiğini de çoğu zaman hayretler içinde okuyoruz,duyuyoruz,görüyoruz, belki tasdik edenler de vardır.Benim burada asıl vurgulamak istediğim ; elinde büyük yetkisi ve etkisi olan insanların yanlış beyanları insanlığı nereye götürür, yanlış beyanlarlar kimler aniden büyük maddiyata kavuşabilir, daha kötüsü kimler ne kadar daha kaybeder ?
Birinin iyi vurgun vurabilmesi ve kazanması için, birçoklarının kaybetmesi gerekir.
Zimmete para geçirmek-Dürüst olmak: Bu olanak her insanda olma şansı yoktur.Zimmete para geçirebilmek için önce öyle paralı olan yerlere gelebilmek lazımdır.Bu şansa sahip olan insan sayısı bellidir, ama aslında onun normal olarak zimmetine para geçirmesine gerek yok, zira o zaten yeterli maaşla çalışıyor,para kazanıyor demektir.Ama insanların karnını doyurmak, gözünü doyurmaktan çok daha kolaydır.Kaybeden her daim çoğunluk halk tabakası olmuştur, en büyük vergi de geniş halk tabakasından geldiğine göre, vergilerle o boşalan kasaları doldurmak, o geniş halk kesimine kalıyor, bu duruma göz yuman ve yardımcı olanlar da kendi sınıfına en büyük ihaneti yapıyor demektir.
Nitelikli dolandırıcılık- Nitelikli Dürüstlük : Bu dolandırıcılık türünü ancak nitelikli insanlar yapabilir.Benim köyümdeki vatandaş, dolandırsa dolandırsa ne kadar dolandırabilir,devede kulak kadar.Bu tür guruba dahil olabilmek belli bir tahsilin olacak, çevrende ve yurt çapında belli bir güven duygusu kazanmış olmak gerek, gayet güzel rol yapabilecek, insanlarla konuşurken kendisini hep haklı çıkaracak, güleryüzlü olacak, hiç mi hiç acıma ve hayası olmayacak, insanın gözünün içine baka yalan söyleyebilecek…..daha neler neler.
Resmi belgede tahrifat yapmak-Görevini dosdoğru yapmak ve taviz vermemek : Meslek hayatım boyunca iki yıllık müdürlük yaptım bir vatandaşın ısrarına dayamadım ve okulun kütük defterini vatandaşın eline verdim.İlköğretim Müdürlüğü tarafından dolaylı olarak sözlü uyarı aldım ve iyi niyet olmasına rağmen kendimi ezilmiş hisstmiştim.Benim yaptığım, görevi suistimal olarak nitelenebilir.Resmi belgelerde tahrifat yapmak demek, akan nehirin suyunu ters istikamete yönlendirmek demektir.Bu olanak, görevindeki sorumluluk alanına göre önem kazanır, toplum üzerindeki açacağı yara o oranda büyük olur.Zaten sözkonusu olan da büyük olan tahrifatlar olup büyük kişilerin yaptıkları tahrifatlar.
Bütün bu olumsuzluklara karşı tek bir cümlecik : Dürüst olmak.Toplumun ezici çoğunluğu elbette dürüsttür.Bundan kimsenin şüphesi yok.Bu yeterli değil, dürüstlerin dürüstleri düşmanı da olsa desteklemesi gerekir ki sonucunda toplumumuz kazansın.Kalkınma adaletle mümkündür.Adaletsizliğin yaşandığı toplumlarda yukarıdaki yazmış olduğum bütün olumsuzlukların güncelliğini koruması doğaldır.
Burada küçük bir anımı üzülerek anlatmak istiyorum. Bulunduğum ve yaşadığım Ahlen Şehrinde bir araba kazasına şahit oldum.Kazayı yapanların birisi Alman birisi bizim vatandaşımız ve haksız olan kesinlikle bizim vatandaşımız.Fakat şahitlerin ifadesine göre haksızlık yer değiştirebiliyor.Bizim vatandaş benden kendi istediği şekilde polise söylememi istedi ve ben de yalan söyleyemeyeceğimi belirttim. Bana söylediği : „Sen Türk ve Müslüman değil misin ? „
Mustafa Dumlu