Ahlen, 25.07.2009
Ayrıcalıklı İnsanlar……………………..!!!!..???
Kimdir bu insanlar, onlar dokuz aylık değiller mi ?
Herkes ayrıcalık ister ama o zaman da ayrıcalığın anlamı kalmaz.Herkese de bunu vermezler.
Ayrıcalıklı olabilmek için neler yapılabilinir ? Çok okusan, okuyan çok ve her okuyana da zaten ayrıcalık verilmez. Biriktirdiğin paralarla pazara gitsen, satın alayım desen satılmaz.Birkaç insan öldürüp ayrıcalıklı olayım desen, en fazla belki hapisanede korkanlar seni tanır.İnsanları bir Yunus Emre veya Mevlana gibi seveyim desen, zaten sana inanmazlar.Günde beş vakit değil de on vakit namaz kılayım desen ; en fazla bu adam çok iyi bir müslüman, Allah dostu derler.Gerçi burada sormak lazım : İlle de ayrıcalık mı istiyorsun ? Ben kendi adıma istemiyorum, her insana insan olduğundan dolayı gereken değerini alsın, bence o yeter, artar bile.Doğru olayım da oradan bir ayrıcalığım olsun desen, kilosu kaça derler
Peki bu ayrıcaklı insanlar anasının karnından ayrıcaklı mı doğuyorlar ? Bu sorunun cevabı evet, aşikardır.Bizim köydeki ahmetin, mehmetin,ayşenin, fatmanın……ölüsü de dirisi de pek göze görünmez, sizin köydekiler de aynı.Ancak, köylüsü, akrabaları, sevdikleri ona ayrıcalık verir, o da öldüğünde.Daha doğmadan ayrıcaklı insanların, daha doğrusu çocukların; karşısında el-pençe duracaklar, yalakaları ortaya çıkıyorlar ki bir parça yalakalık onlara da bulaşsın, nasip olsun.
Ayrıcalıklılar nereye giderse, mertebesine göre ; gittiği yerlerde kuvvetli rüzgarın fidanları sağa-sola yatırdığı gibi insanları dalga dalga yerlere kadar eğdiriyor.Nere gidersen git, ayrıcalıkların olduğu yerde sen’lerin beklemesi, zorla saygı göstermesi zorunludur.Bir zaman haberlerde ilkokul çouklarının o çat ayazda saatlerce üşüyerek ayrıcalıklı birinin gelmesini gösteriyordu.O çocuklar o soğukta neler düşündü, ayrıca boşa giden ders saatleri de cabası.Beklemese ne olur, zaten geldiğinde iki- üç kelime söyleyecek, onun için mi bütün bu zahmet, eziyet.
Yine benim kendi gördüğüm, yaşadığım bir anı ; bir tanıdığa başsağlığına ailecek gitmiştik, sonradan öğrendim bir tarikat hocası, arkasında on beş-yirmi yaş arası dört genç içeri girdiler, gençlerden hiç ses yok, sanki yasaklanmış konuşmaları, dizibüküm evde oldukları süre içinde hareketsiz saygılı bir bekleyiş.Onları o vaziyette gören bizler, ister istemez psikolojik bir etki ile dedik ; bu çok büyük bir hoca. Aynı hocayı diyanette kıldığımız cenaze namazında gördüm, hiç kimse de ilgilenmiyordu bile. Demek ki ayrıcalığı gaspedenler de varmış.
Anlayamadığım bir şey var, gerek anlatanlar, dini öğretenler, gerekse dinleyenler, öğrenenler ; hepsinin söyledikleri aynı şey : „Ben sadece Yaradanın önünde eğilirim.“ Olmaz böyle bir şey.İnsanlar birbirine olan saygı ve sevgiden dolayı ikram eder, eğilir selam verir, her türlü hürmeti yapar.Bu makbul olan gerçek bir saygı ve sevgidir.İnsan vardır, gerçekten sağlığında sayılmıştır, sevilmiştir, vefaatında binlerce insan son yolculuğuna uğurlamak için gider, ama adam vardır, isterse sevilmesin, sayılmasın, arkası ve çevresi kuvvetlidir, onun vefaatına da binlerce insan gider, ama içinden kim ne düşünür, ne söyler, orasını Allah bilir.
Bu dünyada o kadar çok insan var ki ; makam, mertebe sahibi, ayrıcaklıklı. Acaba aynı insanlar aynı ayrıcalığa öbür dünyada da sahip olabilecekler mi ?
Mustafa Dumlu